Hazine bonoları, vade tarihinde alacaklıya ödenecek devlet borcudur. Borçlu durumunda olan, Hazine'dir. Merkez Bankası, ticaret bankaları ile öbür mali aracılar, şirketler veya özel kişiler alacaklı olabilirler. Hazine bonoları, kamu sektörünün dalgalı borçları arasında yer alır.

Hazine bonolarının ara piyasasındaki dolaşım hacmi ülkelere ve dönemlere göre çok değişik olabilir. 1950'li yılların başlangıcında, Londra kliring bankalarının toplam plasmanlarında, hazine bonolarının payı %24'e ulaşmıştı. 30 Haziran 1967'de, Amerika ticaret bankalarının ticaret ve endüstri firmalarına açtıkları krediler 84 milyar dolar ve hazine ile mahalli idarelere tahvil ve bono karşılığı verdikleri borç ise 101 milyar dolar tutmaktaydı.

Hazine bonolarının başlıca iki tür. vardır: Senetli bonolar ve cari hesap bonoları.

Senetli bonolara, formüllü bonolar da denilmektedir. Formüllü bonolar sabit vadeli veya müterakki faizli olabilir. Borç ve faiz miktarları indekslenebilir.

Sabit vadeli hazine bonoları, günü geldiğinde ödenir veya yenileri ile değiştirilir. Vadesinden önce de para piyasasının günlük faiz oranlarına göre nominal fiyatlarının üstünde veya altında devredilebilir. Para piyasasında faiz haddi yükselince, dolaşımdaki hazine bonolarının fiyatı düşebilir. Faiz haddi düşünce, durum tersinedir ve hazine bonoları kurlarının yükselmesi beklenir. Sabit faizli hazine bonoları, genellikle 1 veya 2 yıl vadelidir. Vadenin daha kısa veya daha uzun olduğuna da rastlanabilir.

Müterakki faizli yahut artan faizli hazine bonoları, değişken faizlidir. Bu tip bonoların asgari vadesi 3 ay olup, sahibi dilerse hiçbir işleme bağlı olmaksızın 3 yıla dek uzatılabilmektedir. Dolaşıma çıkarılmasından üç ay sonra ödenmesi talep edilen bonolara asgari faiz uygulanmaktadır. Süre uzadıkça, faiz oranı da yükseltilmektedir. Böylece, ellerinde bono bulunanlar uzun süretutmaya teşvik edilmektedir.

İkinci tür, cari hesap bonolarıdır. Cari hesap bonoları, kaydi borç'tur. Bunlar, devredilebilir senet değildir. Hazinenin borcu, Merkez Bankası'ndaki kayıtlarda tutulur. Cari hesabın alacaklıları, genellikle mali aracılar ve bazı büyük firmalardır. Cari hesap bonolarının başlıca üç avantajı vardır. Borcun maliyeti, formüllü bonolardan ucuzdur. Hazine, pazarlama masraflarından tasarruf sağlayarak fon temin edebilir. Devletin kimlere borçlu olduğu kayıtlardan izlenebilir.

Kaynak:genbilim.com

1 Ocak 2006 tarihinden itibaren yürürlüğe giren Gelir Vergisi Kanunu geçici 67. maddesine göre menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarından elde edilecek gelirlerin vergilendirilmesinde, köklü bir değişikliğe gidilerek elde edilen gelirin türüne ve niteliğine bakılmaksızın yüzde 15 oranında Gelir Vergisi kesintisi yapılması uygulaması yöntemine geçildi.

1 Ocak 2006 tarihinden itibaren yürürlüğe giren Gelir Vergisi Kanunu geçici 67. maddesine göre menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarından elde edilecek gelirlerin vergilendirilmesinde, köklü bir değişikliğe gidilerek elde edilen gelirin türüne ve niteliğine bakılmaksızın yüzde 15 oranında Gelir Vergisi kesintisi yapılması uygulaması yöntemine geçildi.

Menkul kıymetlerde vergi nasıl hesaplanacak?

Örneğin yatırımcı Ali Bey’in 2006 yılının ilk üç ayında A bankası aracılığıyla yapmış olduğu alım-satım işlemlerine ilişkin bilgiler aşağıdaki gibidir. Örneğimizde, devlet tahvilinin 1.1.2006’dan sonra ihraç edildiğini varsayalım. A bankası Ali Bey’in hisse senetleri alım-satım kazançları üzerinden işlem bazında yüzde 15 oranında kesinti yapacak. Ali Bey üç aylık dönem içinde yapmış olduğu işlemlerin konsolide edilmesi neticesinde hisse senetleri alım-satımından (19.000-2.000=) 17 bin YTL kâr elde etmiş, devlet tahvili/Hazine bonosu alım-satımı ise 10 bin YTL zararla sonuçlanmış. Bu durumda, değişken getirili hisse senetleri ile sabit getirili tahvil/bonoların farklı türden menkul kıymet olması sebebiyle bu kıymetler arasında zarar mahsubu yapılamayacak. Ali Bey’in 2006 yılı aşılmamak şartıyla izleyen üç aylık dönemlerde tahvil/bono alım-satımından kazanç elde etmesi durumunda, tahvil/bono alım-satımından kaynaklanan 10 bin YTL zararı mahsup edilebilecek. Diğer taraftan, hisse senetleriyle ilgili olarak kesinti yoluyla kesilen verginin ödenmesi gereken vergiden fazla olması (bir kısım işlemlerin zararlı olması dolayısıyla) sebebiyle fazla kesilen (2.000
# % 15 =) 300 YTL müşterinin hesabına aktarılacak. Zarar mahsubu, aynı tür menkul kıymetlere ilişkin olmak şartıyla alım-satım kazançlarına uygulanacak. Dolayısıyla, alım-satım kazançlarındaki zararın itfa gelirlerine mahsubu mümkün değil.

Ahmet Yavuz tarafından yazılan bu makale, 10 Nisan 2006 Pazartesi günü yayınlanan Zaman Gazetesindeki köşe yazısıdır.

Yasal unsurları

Çek, hukuki niteliği itibariyle bir ödeme aracıdır. Türk Ticaret Kanunu’nun 692. maddesinde çekin şekle ait yasal unsurları aşağıdaki gibi belirtilmiştir.

Çek:
1. Banka tarafından, 3167 Sayılı Kanun’da ve bu Kanun’a ilişkin Tebliğ’de yer alan hükümlere uygun olarak basılan veya bastırılan çek yaprağını,
2. “Çek” Kelimesini (veya yabancı dilde yazılı ise, o dilde çek karşılığı olarak kullanılan kelime),
3. Hesabın bulunduğu muhatap banka şubesinin adını,
4. Kayıtsız şartsız belli bir bedelin ödenmesi için havaleyi,
5. Keşide gününü,
6. Keşide yerini (veya keşidecinin adı ve soyadı / unvanı yanında yazılı olan yer)
7. Hesap sahibinin vergi kimlik numarasını,
8. Çeki keşide eden kişinin imzasını

ihtiva eder.

Keşide edildiği gün gösterilmemiş veya takvimde bulunmayan bir güne (32 Şubat, 32 Nisan, 33 Kasım vb.) keşide edilmiş olan çekler, Türk Ticaret Kanunu’nun 692. ve 693. maddeleri’ne göre çek hükmünde değildir. Buna karşılık 29, 30, 31 Şubat veya 31 Nisan, 31 Haziran, 31 Eylül, 31 Kasım keşide tarihli çeklerin, ilgili ayın son günü keşide edilmiş olduğu kabul edilerek bunlar hakkında geçerli çek olarak işlem yapılabilecektir.

Çekte keşide yeri olarak, idari birim olarak kabul edilen “il veya ilçe isminin” yazılmaması halinde, mahkemelerce bu tür çekler kambiyo senedi vasfında sayılmamaktadır, bununla birlikte çekin üzerinde keşide yeri olarak sokak/cadde/semt ismi veya bina numarası gibi bilgiler yer almamalıdır.

Çekler, emre yazılı, nama yazılı ve hamiline yazılı olarak düzenlenebilirler.

Nama yazılı çek:
Çek yasa gereği emre yazılı senetlerden sayıldığından bir çekin nama düzenlenmesi için sadece lehdarın belirtilmesi (adı, soyadı, tüzel kişi ise ticaret unvanı) yeterli değildir. Belirli bir kimse lehine olan çekin “emre” olmadığının da ayrıca belirtilmesi gerekir. Örneğin Mehmet Kiremitçiye ödeyiniz (emre yazılı değildir) gibi. Bu kabil çek ancak alacağın temliki yoluyla devredilebilir. Bu devir alacağın temlikinin hukuki neticelerini doğurur. Temlik beyanı “İşbu çekten doğan alacağımı ………..’ye temlik ettim” şeklinde olacağı gibi, temlik beyanı ayrı bir kağıda da yazılabilir ancak, bu durumda çekin teslimi de gerekir.

Bloke çekler:
Lehdarlar arasında çeklerin güvenle karşılanmasının ve aynı şekilde tedavülünün temin edilmesi ve ekonomik zorunluluklar teyit müessesesini ortaya çıkarmıştır.
• Teyit, “teyit edilmiştir”, “görülmüştür”, “karşılığı mevcuttur”, “işbu çek muhteviyatı olan yalnız …….TL bloke edilmiştir” gibi muhatap banka tarafından çekin ön yüzüne veya arkasına bir açıklama yazılmak suretiyle yapılmaktadır.
• Bankanın teyidi zorunlu unsurları havi çekin ibraz süresinde geçerlidir.
• İbraz süresi geçtikten sonra bloke edilen para üzerinde rehin, haciz veya tedbir gibi herhangi bir kısıtlama yoksa para hesaba veya keşideciye iade edilir.

Ciro
Ciro, çeki elinde bulunduran tarafından yapılır ve çeki devralana çek bedelini tahsil, çeki ödeyecek bankaya da ödeme yetkisi verir. Ciro, emre yazılı senetlerde devir kolaylığı sağlar, çekin ön veya arka yüzüne yapılabilir. Çek üzerinde yer kalmaması halinde ciro alonj üzerine de yapılabilir. TTK'nun 595. maddesi hükmüne göre beyaz cironun geçerli olması için cironun çekin ön yüzüne değil arkasına veya alonj üzerine yazılması gereklidir. Cironun kayıtsız ve şartsız olması ve TTK'nun 702. maddesi gereğince bir silsile içinde birbirini takip etmesi gerekir.

Vade
Çek görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt (vade) yazılmamış hükmündedir, dolayısıyla geçersizdir. Keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir. Karşılığı yok ise arkası yazılır.

Ödeme için ibraz süreleri
Çek, keşide edildiği yerde ödenecekse (çekin üzerinde yazılı muhatap banka şubesi ile keşide yeri aynı ise) on gün, keşide edildiği yerden başka bir yerde ödenecekse (çek üzerindeki muhatap banka şubesi ile keşide yeri farklı ise) bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir.
Ödeneceği memleketten başka bir memlekette keşide edilen çek, keşide yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise bir ay, keşide yeri ile ödeme yeri ayrı kıtalarda ise üç ay içinde muhataba ibraz edilmelidir.
Keşide yeri ile ödeme yeri ayrı kıtalarda bulunsa dahi her iki yer ülkesinin Akdeniz'de kıyılarının olması halinde ibraz süresi üç ay değil, bir ay olarak kabul edilir.
Çekin keşide yeri ve muhatap şube, Büyükşehir Belediye sınırları içinde ise, ibraz süresi 10 gün, aksi takdirde bir aydır. Bununla birlikte, Büyükşehir Belediye teşkilatının bulunmadığı yerlerde çek keşide edilmesi durumunda, çekte keşide yeri olarak bir il adı (örneğin Muğla) belirtilmiş ve çekte gösterilen muhatap şube de aynı ilin bir ilçesi (örneğin Bodrum) ise veya tam tersi bir durum söz konusu olduğunda, ibraz süresi yine bir aydır.
Yukarıda yazılı müddetler, çekte keşide günü olarak gösterilen tarihten (keşide günü hariç) itibaren başlar. Sürenin son günü tatile rastladığı takdirde, süre takip eden ilk işgününe kadar uzar. Aradaki tatil günleri süre hesabına dahildir.

Çekten cayma
Keşidecinin çekten cayması, ancak ibraz süresi geçtikten sonra hüküm ifade eder. Çek, süresi içinde ibraz edilmezse, bu süre geçtikten sonra keşideci herhangi bir sebep göstermeden çekten caydığını bildirebilecektir. Çekten cayılmamışsa, muhatap, ibraz süresinin geçmesinden sonra dahi çeki ödeyebilir.

Çekin ödemeden men edilmesi
Keşideci çekin kendisinin veya üçüncü bir kimsenin elinden rızası olmaksızın çıkmış olduğu iddiasında ise muhatabı çeki ödemekten men edebilir. Çekin rıza hilafına elden çıkması, çaldırmak, kaybetme veya zorla alınması hallerini ifade eder. Yargıtay men nedeninin açıkça bildirilmesi gerektiği görüşündedir.
Keşideci tarafından ödemeden men talimatı verilmesi halinde, çekin ibrazında arkasına, banka tarafından, keşidecinin ödemeden men talimatı bulunduğu ve bu nedenle işlem yapılamadığı belirtilerek karşılığı olup olmadığı yazılır ve karşılık veya kısmi karşılık var ise bu miktar bloke edilir.
Muhatap bankayı ancak keşideci ödemekten men edebilir. Hamilin buna hakkı yoktur. Hamil, ancak mahkemeden alacağı tedbir kararı ile ödemeyi durdurabilir. Çek keşide edilen hesap üzerinde rehin bulunması, haciz veya ihtiyati tedbir konulması halinde muhatap banka ödeme yapamaz.

Keşidecinin ölümü
Çekin tedavüle çıkmasından sonra keşidecinin ölümü veya medeni hakları kullanma ehliyetini kaybetmesi yahut iflası çekin geçerliliğini etkilemez.
Banka, çekteki imza ile keşidecinin bankaya vermiş olduğu imza beyannamesindeki imza birbirini tuttuğu ve uygun olduğu takdirde ödeme yapacak ve Vergi Usul Kanunu’nun 150. maddesi hükmü gereğince ölüm vakasını ve intikalleri bağlı olduğu vergi dairesine bildirecektir.

Zamanaşımı
Hamilin, cirantalara, keşideci ve diğer çek borçlularına karşı haiz olduğu müracaat hakkı ibraz süresinin bitiminden itibaren altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar.
Çek borçlularından birinin diğerine karşı haiz olduğu müracaat hakları bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı beyan edildiği tarihten itibaren altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar.

Çek karnesinin bankalardan alınması
Çek karnesi isteminde bulunan firma ya da kişilerin mevduat hesaplarında yeterli bakiye bulundurması, hesap sahibinin ticari ve mali durumunun yeterli ve ahlakının iyi bulunması gerekir. Bankaların kendilerine her başvuran kişiye çek karnesi verme yükümlülüğü yoktur. Çek karneleri, bankalar tarafından basılır veya bastırılır. Bankalar, çek karnesi verdikleri müşterilerinin açık kimlik ve adresleri ile vergi kimlik numaralarını talep ederler.

Çekte ibraz ve ödeme
Çek, bedelinin ödenmesi talebiyle muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edilebilir. İbrazın gerçekleşmesi için, çekin hak sahibi hamil tarafından ya da onun vekili veya temsilcisi tarafından muhatap bankaya fiilen verilmesi gerekir. Çekin takas odasına ibraz edilmesi muhatap bankaya ibraz sayılır. Çekle işleyen hesabın bulunduğu banka şubesi, ibraz edildiği anda karşılığı bulunan çeki ödemek zorundadır. Çekin karşılığının kısmen bulunması halinde ise bu miktar ödenir.
Muhatap bankanın, hesabın bulunduğu şubesi dışındaki bir şubesine ibraz edilen çek karşılığı provizyon alınmak suretiyle ödenir.
Türk Lirası hesabına bağlı olarak alınmış olan çek karnelerine yabancı para yazılarak çek keşide edilmesi halinde, çekin karşılığının olması halinde ödenmesi gerekir, karşılığının hesapta bulunmaması halinde ise arkasına karşılığı olmadığı yazılır.
Müşterilere verilen hizmetin kalitesi ve dolayısıyla maliyet farklılıkları nedeniyle bankadan bankaya farklı olmakla birlikte, bankalarca çek karneleri ve çek bedeli tahsilleri için komisyon ve ücret talep edilir.

İhtar ve düzeltme hakkı

İhtar
Çek yasasının ilgili maddesi gereğince; süresinde ibraz edilen çeklerin kısmen veya tamamen karşılığı olmadığı arkasına yazılmak suretiyle tespit edildiğinde, keşidecinin bankada kayıtlı adresi dikkate alınmak ve her bir çek yaprağı için ayrı ayrı olmak suretiyle; banka şubeleri tarafından çekin üzerinde yazılı keşide tarihine göre son ibraz tarihi belirlenir, son ibraz tarihine 10 gün eklenerek düzeltme hakkının kullanılabileceği son tarih tespit edilir ve düzeltme hakkının kullanılma süresinin bitimini takip eden 10 gün içinde iadeli taahhütlü bir mektupla,
• kendisinin veya vekil ve temsilcilerinin elinde bulunan bütün çek karnelerini aldığı bankalara geri vermesi,
• düzeltme işlemlerini yerine getirmesi,
• aksine davranışların cezai müeyyideleri gerektireceği

keşideciye ihtaren bildirilir.
Ortak hesap sahipleri, hesapları üzerinde müşterek imzaları ile tasarrufta bulunuyorlar ise bu hesap için verilmiş çekleri keşide ederken birlikte imzalamaları gerekir, çekin karşılıksız çıkması halinde Bankaca düzeltme haklarını kullanmaları için her iki hesap sahibine de ihtarname gönderilir.

Düzeltme hakkı
Hesap sahibi, çekte yazılı keşide gününe göre hesaplanacak ibraz süresinin bitim tarihinden itibaren en geç on gün içinde, çekin karşılıksız kalan kısmını, yüzde on tazminatı ve ibraz tarihinden ödeme gününe kadar geçen süre için hesaplanacak gecikme faizi ile birlikte ödediği takdirde düzeltme hakkını kullanmış sayılacaktır.

Keşidecinin cezai yaptırıma maruz kalmamak için yukarıda belirtilen süre geçtikten sonra da çek tutarını, tazminatı ve gecikme faizi ile birlikte ödemesi mümkündür. Ancak bu takdirde, tazminat oranı ve gecikme faizi oranı artış gösterecektir.

Düzeltme hakkının kullanılması sayı ile sınırlandırılmamış olup, karşılıksız her çek yaprağı için kullanılması mümkündür.

Savcılığa ihbar ve sorumluluklar
Banka tarafından yapılan ihtarı aldığı veya almış sayıldığı tarihten itibaren 10 gün içinde geçerli bir sebebe dayanmaksızın çek karnelerini geri vermeyenlerin savcılığa ihbarı zorunludur.

Karşılıksız çek
Muhatap banka yeterli karşılığı olmadığı için çekin ödenmediğini ve hesap sahibi hakkında gereken bilgileri T.C. Merkez Bankası'na bildirir. Bildirim, çekin ibraz tarihinde yapılır.
Çek yasaklılığı mahkeme kararına bağlıdır. Mahkemelerce, yeterli karşılığı bulunmayan çek keşide edenlerin, bir yıl ile beş yıl arasında belirlenecek bir süre ile bankalarda çekle işleyecek hesap açmalarının ve çek keşide etmelerinin yasaklanmasına karar verilebilmektedir.

Çek keşide etmekten yasaklı kişi ve kuruluşlar T.C. Merkez Bankası tarafından bankalara duyurulur.

Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar.

Verilecek para cezası miktarı, 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl değişmektedir. Bu suçun tekrarında, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

Mahkeme, ayrıca işlenen suçun niteliğine göre bir yıl ile beş yıl arasında belirleyeceği bir süre için hesap sahiplerinin ve yetkili temsilcilerinin çek hesabı açtırmalarının yasaklanmasına karar verir. Yasaklanma kararı bütün bankalara duyurulmak üzere Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na bildirilir.

Kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan her çek yaprağı ayrı bir suç oluşturur.

Ne T.C. Merkez Bankası'nın ne de bankaların, yasaklılar listesinde yer alan kişileri, sonradan kişilerin başvurusu üzerine kayıtlardan silmek gibi bir görev ve yükümlülüğü bulunmamaktadır.

Bankaların sorumlu olduğu miktar
Bankalar, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması halinde her çek yaprağı için sorumlu oldukları tutarı ve kısmen karşılığının bulunması halinde ise sorumlu oldukları tutarı her çek yaprağı için sorumlu oldukları tutara tamamlayacak biçimde ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmündedir.

Yukarıda belirtilen sorumluluk miktarı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmi Gazete’de yayımlanır

Blog nedir [değiştir]

Blog, genellikle güncelden eskiye doğru sıralanmış yazı ve yorumların yayınlandığı, web tabanlı bir yayını belirtir. Çoğunlukla her gönderinin sonunda yazarın adı ve gönderi zamanı belirtilir. Yayıncının seçimine göre okuyucular yazılara yorum yapılabilir. Yorumlar, blog kültürünün çok önemli bir dinamiğidir; bu sayede yazar ve okuyucular arasında iletişim sağlanır. Bunun dışında, geri izleme (trackback) mekanizmasıyla, belirli bir yazı hakkında yazılan diğer yazıların belirlenebilmesi de mümkündür.

İlk bloglar elle yazılıp güncellenirken, bugün bu iş için özel yazılmış yazılımlar kullanılmaktadır. Bu yazılımlardan bazıları bir blog servisi sağlayıcı sitenin alt alan adları olarak yaratılabilen, bazıları ise kullanıcının kendi sunucusuna kurup çalıştırması gereken yazılımlardır.

Blogun geçmişi
Blogların içeriği geleneksel internet içeriğinden farklılık gösterdiği için sadece bloglar için kurulmuş özel indeksleme mekanizmaları ve arama motorları bulunmaktadır. Technorati en başarılı blog teknolojilerinden biridir. Ayrıca Google Blog Search adında bir blog arama motoru işletmektedir. 2005 yılında Verisign tarafından satın alınan Weblogs.com, dünyanın en büyük blog ping servisi olarak tüm internet indeksleme mekanizmalarına veri sağlamaktadır.

İnternet ile ilgili ciddi bir araştırma kurumu olan Jupiter Research'ün 2005 yılında yaptığı bir araştırmasına göre, blog sitesi sahiplerinin yarısının yıllık geliri 60.000 doların üstünde; blog okuyanların %60'ı erkek ve blog okuma alışkanlığı olanların %73'ü 5 yıldan uzun süredir internet bağlantısına sahip. Blog okuyanların %28'i blog okumak için RSS kullanıyor. 2005 sonunda yapılan başka bir araştırmaya göre de internet kullanıcılarının %38'i blog kelimesinin anlamını bildiklerini, %27'si ise blog okuduklarını belirtmiştir. Blogosferin nabzını tutma misyonundaki Technorati'nin istatistiklerine göre, günde 50.000'den fazla yeni blog sitesi yaratılıyor.

Blogların kullanımı 1999 yılında Blogger'ın bu hizmeti vermeye başlaması ve kısa süre sonra bunu ücretsiz hale getirmesi ile yaygınlaşmıştır. 2003 yılı Şubat ayında Google, Blogger'ı satın aldı ve Google araç çubuğuna, ziyaret edilen sayfanın adresini doğrudan bloga girmeyi sağlayan 'Blog This!' tuşu yerleştirdi. İngilizce bilen çoğu kişi ilk defa bu düğme sayesinde bloglar ile tanışmıştır.

Blogger ile aynı zamanlarda kurulan LiveJournal, sadece belirli kişilerin okumasına izin verilebilen blog sayfaları sağlayarak popüler olmuş bir blog sitesidir. Halen en çok blog yaratılan sistemlerden biri olan LiveJournal, yazdıklarını herkesle paylaşmak istemeyen ve grup bağlarına önem veren kişiler tarafından tercih ediliyor.

Microsoft'un Windows Live Spaces adlı blog sistemi de, MSN üyelerine sunulan Windows Live Messenger hizmetine ilişkilendirilince ciddi bir yayılma göstermiştir. Üyelerin fotoğraf albümü oluşturmasına izin veren sistem, blogların güncellendiği anda paylaşılmasını sağlayan dahili bir yapıya da sahiptir. Daha çok amatör kullanıcılar yönelik bir hizmet olan Windows Live Spaces, görünüş ve yapı olarak değişikliğe pek açık değildir. Ayrıca, Windows Live Messenger daha çok sohbet amacıyla kullanılan bir servis olduğundan, Space'lerde yer alan bloglar da daha çok resim yükleme alanı olarak kullanılmaktadır.

Hızla büyüyen ve ciddi bir akım haline gelen blog dünyasında, İnternetin devlerinden Yahoo! da 2005 yılının Mart ayında kendi blog sistemi Yahoo! 360'ı açtığını ilan etti.

Kullanıcının kendi sunucusuna kurarak çalıştırdığı blog yazılımlarında WordPress liderdir.
Son olarak 2007 yılında da, Tim O'Reilly Blogger's Code of Conduct fikrini ortaya atmıştır.

Blog türleri

Kişisel

Bu tür bloglar çok fazla deneyimi olmayan kişilerin bile kullanabileceği ve sayfalarını düzenleyebileceği yapıdadır ve daha çok günlük olarak kullanılırlar. Kişilerin günlük yaşamda yaşadıkları olayları, karşılaştıkları durumları okurlarıyla paylaşmasını sağlar. Bloglarda en fazla rastlanan türdür.

Temasal

Sadece belirli bir alanda yazılan gönderilerin yer aldığı, belirli bir konuda uzman kişilerin yazdığı ve düzenlediği bloglardır. Politika, pazarlama, yemek, internet, ekonomi, tasarım, fotoğraf, programlama dilleri ve benzeri konularda odaklanmış bloglar bulunmaktadır. Türkçe olarak yayınlanan bloglarda en fazla ilgiyi yemek konulu bloglar çekmekte, sayı olarak ise bilgisayar blogları göze çarpmaktadır.

Topluluk

Üyelik sistemine sahip olan ve bu üyelerin yazdıkları gönderilerden meydana gelen bloglardır. Komünite olarak da adlandırılan bu türdeki blogların çoğu kendi sunucularındaki blog yazılımını kullanmaktadır. Tarihsel olarak ise, LiveJournal'da oluşan bir kültür mirasını devam ettirmektedirler..

Şirket

Şirketlerin kendileri ile ilgili haber ve duyurularını daha samimi bir şekilde halka açtıkları bloglar dünyada ve iş hayatında giderek önem kazanmaktadır. Türkiye'de az sayıda olsa da bazı şirketler şirket bloglarını hizmete sunmaya başlamıştır. Aslında yeryüzündeki akım, şirketin doğrudan değil, samimi karakterdeki bazı çalışanların desteklenmesi yoluyla bloglamaktır. Hatta en ünlü şirket bloglarını tutan Microsoft çalışanları, samimiyetlerine inandırmak için arasıra rakip firmaların ürünlerini de övmekte, reklamını yapmaktadır.

Türkçe bloglar

Blog dünyada çok önemsenen ve ciddiye alınan bir kavram olmasına rağmen, Türkiye'de 2005 yılına kadar çok fazla farkedilmiş değildi. Mayıs 2005 tarihinde Google'da Türkçe sayfalarda "blog" kelimesi 65.400 kez yer alırken, Mayıs 2006'da bu sayı 5 milyona yaklaşmış, Mayıs 2008'de ise 10 milyonun üzerine çıkmıştır.[1]

Blogger.com'dan hizmet alan Türkçe blog sayısı 2004-2005 yılları arasında oldukça fazla iken, bugün bu sayı hemen hemen hiç artmamaktadır. Çünkü Türkçe olarak hizmet veren blog barındırma siteleri, üyelerine en az Blogger.com kadar iyi hizmet vermektedir. Türkçe barındırma sitelerinin artması, doğal olarak açılan Türkçe blog sayısını arttırmıştır ve Türkçe konuşan insanların blog kültürüne akın etmesini sağlamıştır.

2005 yılında hizmet vermeyen başlayan Türkçe blog servisi Blogcu.com, 2 sene içinde 300 bin üyesi ile Türkiye'de en çok okunan 13. internet yayını olmuştur. Blogcu dışında başka birçok yerli blog servisi hizmete açılmıştır. Bunların arasında Mynet Blog, Milliyet, Habertürk, Vatan gibi yayın organlarının blog servisleri ve Doğan grubu ortaklığıyla 2006 ortasında yayın hayatına başlayan ve 725 bin blogu, 1 milyon 300 bin üyesi bulunan Azbuz.com da bulunmaktadır.
Kaynak:wikipedia

Mp3

ismini "mpeg layer 3"ten alan audio compression teknigi. insan kulaginin anlamayacagi derecede kayipli sıkıştırır.frekanslara gore calışır bu yüznden kayiplar oluşmaktadir ozellikle yuksek frekanslarda ve metallica gibi abuk frekans dagilimi kullanan gruplarda.

|
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi
Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi
Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi
Gazi Üniversitesi Ticaret-Turizm Eğitim Fakültesi
Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi
ODTÜ Eğitim Fakültesi
Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi
Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Selçuk Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi
Selçuk Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi
Fırat Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi
Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Düzce Teknik Eğitim Fakültesi
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi
Afyon Kocatepe Üniversitesi Uşak Eğitim Fakültesi
Süleyman Demirel Üniversitesi Burdur Eğitim Fakültesi
Süleyman Demirel Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi
İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dumlupınar Üniversitesi Simav Teknik Eğitim Fakültesi
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Ereğli Eğitim Fakültesi
Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü

Selanik'de doğmuştur (1902). İlköğrenimini İstanbul'da Göztepe Taşmektep, Galatasaray Lisesi ilk bölümü (1914), Nişantaşı Numune Mektebi'nde tamamlamış, orta öğrenimi ise, daha 12 yaşında iken yazdığı "Bir Bahriyelinin Ağzından" adlı bir şiirini dinleyip çok beğenen Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın öğüdü üzerine geçtiği Heybeliada Bahriye Mektebi'nda yapmıştır (1918). Nazım Hikmet Bahriye'yi bitirdikten sonra Hamidiye Kruvazörü'ne stajyer güverte subayı olarak verilmiş, bir gece nöbetinde üşütüp zatülcemp olmuş (1919), sağlığını kazanamayınca askerlikten çürüğe çıkarılmıştır (1920).

Askerlikten ayrıldıktan sonra, İstanbul'un işgaline çok üzülen Nâzım Hikmet Millî Mücadele'ye katılmak üzere Anadolu'ya geçmiş, Bolu Lisesi'nde kısa bir süre öğretmenlik yapmıştır (1921). Rus devrimiyle ilgilenen şair, bir süre sonra Batum'dan Moskova'ya gitmiş ve Doğu Üniversitesi'nde ekonomi ve toplumbilim okumuştur (1922-1924). Yurda dönüşünden sonra Aydınlık dergisine katılmış, burada çıkan şiirlerinden ötürü hakkında "gıyaben" mahkumiyet kararı verildiğine öğrenince yeniden Rusya'ya geçmiş, af çıkması üzerine Türkiye'ye dönmüş ve bir süre Hopa cezaevinde tutuklu kalmıştır (1928).

Nâzım Hikmet daha sonra İstanbul'a yerleşmiş, çeşitli gazete ve dergilerle film stüdyolarında çalışmış, ilk şiir kitaplarını çıkarmış ve oyunlarını yazmıştır (1928-1932). Bir ara yine tutuklanmış, Cumhuriyet'in 10. yılı dolayısıyla çıkarılan af yasası ile özgürlüğüne kavuşmuştur. Akşam Son Posta, Tan gazetelerinde Orhan Selim takma adıyla fıkra yazarlığı ve başyazarlık yapmıştır (1933).

Kara Harp Okulu öğrencileri arasında propaganda yaptığı iddiasıyla yargılanmış, Harp Okulu Askeri Mahkemesi'nce 15 yıl, ardından Donanma içinde faaliyette bulunduğu iddiasıyla da Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nce 20 yıl olmak üzere toplam 35 yıl hapis cezasına çarptırılmış, cezası Türk Ceza Kanunu'nun 68 ve 77 maddeleri uyarınca 28 yıl dört aya indirilmiştir (1938). Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden sonra çıkarılan af yasası (1950) kapsamına alınması için aydınlar tarafından açılan büyük bir kampanyanın ardından, hukukçular yasal yollara başvurmuş, bu arada Nâzım Hikmet'de hapishanede açlık grevine başlamıştır. Sonunda Nâzım Hikmet'in geri kalan cezası affedilmiş ve şair 13 yıl hapislikten sonra özgürlüğüne kavuşmuştur.

Serbest bırakıldıktan sonra iş bulamayan, kitap çıkaramayan şair için bu kez askerlik kararı alınmış, 50 yaşında ve hasta olan Nâzım Hikmet çok zor durumda kalmıştır. Öldürülmekten korkan şair, kendisine hayran olan Refik Erduran (sonranın ünlü oyun yazarı ve gazetecisi)'ın önerisini kabul etmiş, onun yardımıyla bir motorla Karadeniz'de seyreden Romanya bandıralı bir gemiye binerek Türkiye'den ayrılmıştır.

Nâzım Hikmet, Moskova'da ölmüştür. (3 Haziran 1963).

Edebi kişiliği

Nâzım Hikmet, hece vezniyle yazdığı ilk şiirlerini Yeni Mecmua, İnci, Ümit ve Celal Sahir (Erozan)'ın çıkardığı Birinci Kitap, İkinci Kitap vb. dergilerinde yayımlamıştır. "Bir Dakika" adlı şiiriyle Alemdar gazetesinin açtığı yarışmada birincilik kazanmıştır (1920). Daha sonra Aydınlık, Resimli Ay, Hareket, Resimli Herşey, Her Ay gibi dergilerde yazan Nâzım Hikmet cezaevine girdikten sonra yıllarca yayın yapamamıştır. Ancak, 1940'lı yıllarda, Yeni Edebiyat, Ses, Gün, Yürüyüş, Yığın, Baştan, Barış gibi toplumcu dergilerde İbrahim Sabri, Mazhar Lütfi takma adlarıyla ya da imzasız olarak bazı şiirleri çıkmıştır. Kuvâyı Milliye Destanı İzmir'de Havadis gazetesinde tefrika edilmiştir (1949). Destanı Yön dergisi yayınlayarak (1965) Nâzım Hikmet'i yeniden okurlara ulaştırmış, şairin eserine konan çemberi kırmıştır.

Eserleri

Şiir
835 Satır (1929), Jokond ile Si-Ya-U (1929), Varan 3 (1930), 1+1=1 (1930-Nail V. ile), Sesini Kaybeden Şehir (1931), Benerci Kendini Niçin Öldürdü (1932), Gece Gelen Telgraf (1932), Taranta Babu'ya Mektuplar (1935), Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı (1936), Kurtuluş Savaşı Destanı (1965), Saat 21-22 Şiirleri (1965-Bas. Haz. M.Fuat), Memleketimden İnsan Manzaraları (1966-1967-Bas. Haz. M.Fuat, 5 Cilt), Rubailer (1966-Bas. Haz. M. Fuat), Dört Hapishaneden (1966-Bas. Haz. M.Fuat), Yeni Şiirler (1966-Bas. Haz. Dost Yayınevi), Son Şiirleri (Bas. Haz. Habora Kitabevi), Tüm Eserleri (1980-Bas. Haz. A. Bezirci, 8 Cilt).

İşveren İseniz:

1. Şirketin antetli kağıdına ilgili makama hitaben turistik amaçlı vize talebinizi belirten dilekçe. (Yetkili kişi veya kişilerce kaşe ve imza)

2. Ticaret veya sanayi odasından faaliyet belgesi.3. Vergi levhasının fotokopisi.4. Firmanızın imza sirküleri. (Fotokopi)5. Ticari sicil gazetesi. (Ortak iseniz isminizin geçtiği yeri işaretleyiniz)6. Gayri menkul fotokopileri. (Ev, Arsa, Devremülk v.b)7. Şahsi veya firmaya ait banka cüzdanları.8. Yeni çekilmiş fotoğraf. (Vesikalık)Ücretli İseniz;

1. Çalıştığınız firmanın antetli kağıdına ilgili makama hitaben çalıştığınıza dair dilekçe.

2. İlgili makama hitaben turistik gezi amaçlı vize talebinizi belirten dilekçe.3. S.S.K. işe giriş. (S.S.K. Onaylı fotokopisi)

4. Son üç aylık maaş bordronuzun fotokopileri veya asılları .5. Yukarıdaki 2.3.4.5.6.7.8. nolu şıktaki evraklarda istenilmektedir.

Ev Hanımı İseniz;

1. İlgili makama hitaben dilekçe.2. Gayrimenkullerin fotokopisi. (Ev, Arsa, Devremülk v.b)3. Eşinizin iş durumunu belirten belgeler. (İş durumuna göre yukardakilerin hepsi)4. Şahsi banka hesap cüzdanı.Emekli İseniz;

1. İlgili makama hitaben dilekçe. (Turistik amaçlı vize talebi)2. Emekli cüzdanı ve maaşını aldığı bankanın hesap cüzdanı.3. Gayrimenkuller. (Ev, Arsa, Tapu, v.b fotokopileri)

Öğrenci İseniz;

1. Dilekçe. (İlgili makama turistik vize amaçlı)2. Okuldan alınmış öğrenci belgesi. (ilgili yıla ait)3. Ebeveynlerin iş durumunu gösteren belgeler. (İşine göre yukardakiler)

|
John Maynard Keynes, para talebini etkileyen 3 faktörden bahsetmektedir. İşlem faktörü, İhtiyat faktörü ve Spekülatif faktör. Bunlardan İşlem ve İhtiyat faktörleri kişilerin geçimleri ile ilgili elde para tutmalarını açıklarken, Spekülatif faktör faiz oranları ve para talebi arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalıştırmış.

Bugün ekonomik kriz nedeniyle pek çok işletme ücretsiz izin veya işçi çıkarma yoluna giderek maliyetlerini düşürmeye çalışmaktadır. Kriz nedeniyle iş yapamayan firmaların işçi çıkarması veya ücretsiz izin politikasını uygulamsı normaldir ama krizi kazanca dönüştürmak isteyen işletmelerin de bu yola başvurması krizin büyüklüğünü yanlış gösterip çözümünü zorlaştırmaktadır.

Kriz döneminde ülkemizde, gerek bankaların faiz oranları, gerekse hazine bonosu gibi devlet güvencesinde olan kağıtların faizi hatırı sayılır derecede yükseldi. Bazı bankalar mevduat toplamak için vadeli mevduat faiz oranlarında aylık kampanyalar düzenleyip, çekelişle araba dağıtma yoluna dahi gittiler. Ve bana göre Türkiye 'de işsizliğin bir anda bu kadar çok artmasına neden olan ikinci faktör budur. Krizin bilinmezliği karşısında kazanç elde etmek isteyen işletme sahipleri de paralarını vadeli mevduata veya hazine bonosuna yatırarak değerlendirmeye başladılar. Özellikle bankalardan yüksek faizle kredi almak istemeyen küçük ve orta ölçekli işletmeler işçi çıkararak maliyetlerini azaltıp tasarruflarını arttırdılar. Bu sayede bir taşla iki kuş vurmuş oldular. Yüksek kredi faizi ödemekten kurtulup, yüksek faiz geliri elde ettiler. Ama bireysel kazanç hırsı ülke ekonomisini kötü etkiledi. İşsiz kalanlar ve etrafında işsiz kalanları görenler harcamalarını azaltmaya başladılar. Harcamaların azalması üretimin azalması anlamına gelmekte ve üretimin azalması işsizliğin daha da artması demek.Şu an için faiz oranları düşürülmeye başlansa da ortaya çıkan belirsizlik giderilmedikçe işsizliğin azalması zor görünüyor.

Sürekli enflasyon, geçmişteki fiyat artışlarını devam ettirme isteğinden kaynaklanan enflasyondur. Yakın geçmişte, yakın sahalarda, sektörlerde veya mallarda yapılan fiyat artışlarını emsal alan müteşebbis veya yönetici, kendi mallarının fiyatlarını artırabilmektedir. Son bir iki ay zarfında kendi ürettiği mala yakın mallara zam yapıldığını gören müteşebbis veya yönetici, yakın oranlarda zam yapmaktadır.Zam yapılabilmesi için piyasaların oligopolcu olması gerekmektedir. Oligopol piyasalarında tek üreticinin fiyat arttırmasından çok, aynı malı üreten 3 veya 4 oligopolcunun birden ve aynı oranda fiyatlarını artırmaları beklenmelidir.

Sürekli enflasyon, beklentilere bağlı enflasyondan (sonuç bakımından aynı olmakla beraber) kullanılan kıstasın zamanlaması bakımından farklıdır. Beklentilere bağlı enflasyon, geriye bakarak ve yapılan zamları emsal alarak değil, ileride meydana gelmesi muhtemel fiyat artışlarını esas alarak yapılan fiyat artışlarıdır. Sürekli (intertial) enflasyon, Neo-Keynesçiler tarafından, beklentilere bağlı (expectational) enflasyon ise Monetaristler tarafından öne sürülmüştü

Sözlük anlamı, kullanım, çalışma veya çalıştırma demektir. İstihdam sözcüğü ve ona bağlı olarak türetilen aşırı, tam ve eksik istihdam gibi kavramlar ekonomi yazınında biri geniş diğeri dar iki anlamda kullanılır. Geniş anlamıyla istihdam, bir ekonomide belli bir dönemde tüm üretim faktörlerinin (Emek, Sermaye, Doğal kaynaklar ve Girişimci) varolan teknolojik düzeye göre ne ölçüde kullanıldığıdır.

Bu anlamda tam istihdam, bir ekonomide varolan tüm emeğin, sermayenin, doğal kaynakların ve girişimcilerin üretime katılması, tümünden yararlanılması anlamına gelir. Dar anlamda istihdam kavramı ise, üretim faktörlerinden yalnızca emek faktörünün kullanımıdır. Bu açıdan değerlendirildiğinde tam istihdama ulaşmak, bir ekonomide bulunan işgücünün tümüne iş bulmak demektir.

Aşırı istihdam, bir ekonomide var olan üretim faktörlerinin üzerindeki faktör kullanımını, eksik istihdam ise mevcut faktörlerin yeterince kullanılamamasını ifade eder. Bu iki durum istikrarsızlık durumlarıdır. Birinci durumda borçlanma, ikinci durumda işsizlik görülür.
kaynak: makaleler.com

İşletmeye 1 yön çizmek ve rakiplerinin arasından sıyrılıp rekabet üstünlüğünü yakalamasını sağlamak sebebiyle, işletme ve çevresinin devamlı çözümleme edilerek ahenk sağlamasına yarayacak amaçların belirlenmesi, faaliyetlerin planlanması ve lazım kaynakların tekrardan düzenlenmesi süreci strateji belirlemenin odak noktasını oluşturmaktadır. 21. yüzyılda iş yaşamını şekillendiren devamlı değişim, küreselleşme ve bunun 1 getirisi olan değişen rekabet anlayışı birlikte artan veri yoğunluğu, şirket yapıları içerisinde insan kaynaklarının bugüne kadar olduğundan daha stratejik 1 rol oynamaya başlamasına yol açıyor.

Şirket yönetimi veya insan kaynakları yönetimi bazında olsun, strateji belirlendikten sonraları, uygulamaya geçilmeden ilk yapılması gereken stratejik planlamadır. Stratejik planlama, Şu anda neredesiniz?, Nereye gitmek istiyorsunuz? ve Oraya nasıl ulaşmayı düşünüyorsunuz? sorularının cevaplarını içinde barındırır.

Gittiğiniz yeri bilmiyorsanız, dikkatli olmanız gerekir, sebebi oraya ulaşamayabilirsiniz.

Yogi Berra

Yaşanan yoğun rekabet koşullarında, devamlı değişen iç ve dış faktörlere bağlantılı bi şekilde, şirketler var olabilmek için belirledikleri erekler doğrultusunda çalışmalarına yön verecek planlamalar yapmalıdırlar.

Planlama, 1 amacı gerçekleştirmek için en iyi devinim şeklini seçme ve geliştirme niteliği taşıyan bilinçli 1 süreçtir. Planlama amaçlara ulaşmada, bütün yönetsel çalışmaların ilk basamağını oluşturur. buna ilave olarak, yol gösterici niteliğiyle, uzun vadeli amaçlarla alakadar olan strateji kavramıyla da yakından ilişkilidir.

Yönetimsel bazda stratejik planlama şirketten şirkete değişiklik gösterebilir. 1 yanda, üst seviye yönetimin hat yöneticileriyle ile oluşturdukları ve çalışanlar birlikte hissedarların yön verdiği 1 planlama süreci söz konusuyken; diğer yanda hat yönetiminden ya da hissedarlardan gelen bilgilerin yoğun bi şekilde değerlendirilmediği ve planlama sürecinin üst yönetim bazında gerçekleştirildiği durumlar söz konusu mümkün.

1980lerin başında ilk bi şekilde Amerika Birleşik Devletlerinde geliştirilen stratejik insan kaynakları yönetimi kavramı, insan kaynakları yönetimi birlikte organizasyonun stratejisi, yapısı ve görevleri arasında 1 ilişki kurmayı amaçlamıştır. İnsan kaynaklarının dört esas işlevi olan seçme, değerlendirme, ödüllendirme ve geliştirme, organizasyonun stratejisi içine bütünleştirilmiştir. Stratejik insan kaynakları planlaması kavramı vakit vakit stratejik insan kaynakları yönetimi kavramıyla değişmeli bi şekilde kullanılmakla ile, burada kritik olan etmen, insan kaynaklarının şirket bünyesinde stratejik 1 rol üstlenmesi ve bunun etkilerinin organizasyona katma kıymet sağlayan, verimliliği artırıcı ve uzun döneme yayılmış olmasıdır.

Stratejik insan kaynakları planlaması, 1 anlamda stratejik planlamanın insan kaynaklarına bakan yüzüdür.

Burada amaç, giderek daha da epey uluslu hale gelen işgücünün farklılıklarını gözeterek yönetimin sağlanması, organizasyonun yalnızca çalışanlarının değil, müşterilerin ve tedarikçilerin de iş süreçlerine ile birlikte edildiği ve yoğun veri paylaşımını hızlandırmak için yüksek iletişimin sağlandığı 1 bina oluşturmaktır. Şirketin insan kaynakları planlaması, organizasyonun stratejik planlarıyla tutarlı ve insana dönük olmalıdır. Stratejik 1 planlamanın yapılmaması, amaç ve izlenecek yolun bulanık olmasına, bu da personel planlaması, teknoloji ve dikkate alınması gereken diğer operasyonel faktörlerin etkilenmesine niçin olur.

Stratejik insan kaynakları planlaması, organizasyon bazında insan kaynaklarının amaçlarını, stratejilerini ve ölçütlerini desteklemesinin yanı dizi, organizasyonun stratejik planına ile birlikte edilmeyen insan kaynakları yönetimine yol göstermektedir.

Çünkü günümüzde şirket yönetiminde diğer bölümlerin yanında 1 stratejik ortağın da kendisi olduğunu sav eden insan kaynakları yönetiminin bunu başarması için 1 bakıma kendini kanıtlama ihtiyacı bulunur. Bunu gerçekleştirmek için insan kaynakları yönetimi; seçme-yerleştirme, çalışan geliştirme ve çalışan ilişkilerini düzenleme gibi en epey kıymet verilen ana görevleri dışındaki diğer hizmetlerini dış kaynak kullanımı yoluyla yapabilir. Bu da insan kaynakları çalışanlarının vakitlerini daha epey şirketin misyonuyla ilintili işlere ayırmalarını ve stratejik planlamanın başarılı olmasını sağlayacaktır.

Şirketin stratejik planlama faaliyeti:

- kısıtlı kaynakların lazım yerlere tahsis edilmesi,

- çevresel fırsat ve tehditlerin analizinin yapılarak organizasyonu bunlara hazır hale getirilmesi,

- stratejik faaliyetlerin koordinasyonunun sağlanarak şirket içinde bütünlük yaratılması,

- çalışanların eğitim ve gelişimine ehemmiyet verilmesini kapsar.

İnsan kaynakları yönetimi de şirketin kapsamlı stratejik planıyla eşdeğer doğrultuda oluşturacağı, stratejik planlama faaliyetinde ilk önce misyon ve vizyonunu belirlemeli, uzun vadeli amaçlarını saptamalıdır. Bu amaçlar doğrultusunda da organizasyonun ihtiyacı olan iş gücü planlaması yapılmalı ve sonucunda bu iş gücünün verimli 1 biçimde yönetimi sağlanmalıdır. Amaçlar önemlidir sebebi, 1 organizasyonun varoluş nedeni bu amaçları gerçekleştirmektir, yoksa aslında amaçlara ulaşmada 1 vasıta rolü oynayan işletmeye gereksinim kalmaz. Amaçlar doğrultusunda belirlenen iş gücü de, iç ve dış etraf analizlerinin yapılarak, iş gücü arz ve talebinin dengelenmesi yoluyla sağlanır. Burada, seçme-yerleştirme, eğitim ve geliştirme, kariyer planlaması yapma ve işten ayırma, insan kaynakları yönetiminin etkin rol oynayacağı faaliyetlerdir. Son bi şekilde, insan kaynakları sisteminin erek kontrolü yapılmalıdır.

Eğer skorları kaydetmiyorsanız, yalnızca pratik yapıyorsunuz demektir.

Vince Lombardi

İnsan kaynaklarının stratejik planlaması, şirket içi insan kaynakları programlarına, politikalarına ve süreçlerine odaklanmasından ötürü, bu alanlardaki eksikliklerin belirlenmesinde faal olacaktır. İnsan kaynakları yönetimi de süreçlerin iyileştirilmesi için bu bilgilerden faydalanabilir. Burada kritik olan nokta ise, hatanın kaynağının veya eksikliğin sebebinin doğru bi şekilde belirlenmesi ve faal 1 denetim sistemine sahip olunmasıdır. devamlı gelişim bütün vakit dinamik olmayı ve kendi kendini yenilemeyi gerektirir.

Eğer stratejik insan kaynakları planlaması sonucunda, organizasyonun insan kaynakları ihtiyaçları karşılanmış, doğru işe doğru nitelikte insan yerleştirilmiş ve şirket çalışanları organizasyonun vizyonunu benimsemiş ve misyonu doğrultusunda devinim ederek işletmenin gelişimine katkıda bulunuyorlarsa, bu stratejik planlama faaliyeti amacına ulaşmış demektir.

Referanslar

Akmehmet, Duygu; Uğur, Salih A. Kurt, Pınar (2002). Stratejik İnsan Kaynakları Yönetiminde Eğitim ve Geliştirme. www.insankaynaklarigokceada.com

Akyüz, Ömer F. (2001). Değişim Rüzgarında Stratejik İnsan Kaynakları Planlaması. İstanbul. Sistem Yayıncılık.

Brewer, Stephen J. (2002). Aligning Human Capital in Achieving Business Goals and Strategic Objectives. www.shrm.org

Costello, Brian G.; Limbrick, Vaughan; Towle, Ray Warner, Susan (2002). The Role of the Human Resource Manager as an Od Practitioner. www.shrm.org

Huxtable, Jack Cheddie, Mary (2002). Strategic Staffing Plans. www.shrm.org

Taştan, Seçil (2001). İnsan Kaynakları Yönetiminin Değişen Yüzü; Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi. www.insankaynaklarigokceada.com

Thompson, Arthur A. Strickland, A. J. (2001). Strategic Management: Concepts and Cases 12th edition. Boston. McGraw-Hill / Irwin Inc.

U.S. Office of Personnel Management (1999). Strategic Human Resource Management: Aligning with the Mission. www.opm.gov

Sensiz geçmiyor bu günler biliyor musun
Yüreğine beni, beni soruyor musun
Öyle yalnız, yalnız kaldım biliyor musun
Türküler söyledim sana duyuyor musun
Yıllar oldu oralardan çıkamıyorsun
Bağlanmış elin ayağın kaçamıyorsun

Bir kuş oldun gökyüzünde, uçamadın sen
Nehir oldun ırmak oldun, taşamadın sen
Çocuk oldun sokaklarda, oynamadın sen
Doğdun da büyüdüN ama yaşamadın sen
Yıllar oldu oralardan çıkamıyorsun
Bağlanmış elin ayağın kaçamıyorsun

Karşımdasın işte...
Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.
Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.
Tıkandığım o an,
Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,
Aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.
Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
Ellerim buz gibi, ben harda kaldım.
Bir senfoni vardı kulağımda çalınan,
bitti artık hepsi...

Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.
Bakış açım belli oldu yine.
Geride kalan, ardından bakar gidenlerin.
Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.
Dağlara çarptım her esişimde.
Yollara küfrettim her gidişinde.

Demiştim sana hatırlarsan:
“Önemli olan ‘zamana bırakmak’ değil,
‘zamanla bırakmamak’tir..”
Şimdi bana, geçen o zamanın
Unutulmaz sancısı kalır

Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?
Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim...

sana
yaralarımdan çiçekler,
ilk yardım geceler biraz da
ve yangında kurtarılması imkansız acılar
bırakıyorum...

seni özümün gizinde saklıyorum...
bütün aşklarımın izlerini sayıklayarak
ve aldatarak tüm sevdiklerimi,

sana
cinayetimin ipuçlarını bırakıyorum...
vasiyeti olmayan ölüler ülkesinden
(türkülerin sırtındaki muamma!)
yazık bir nakarat bırakıyorum sana

"ben sana gülüm demem
gülün ömrü az olur"
öç biter,
biter şarkı,
yaz olur...

Firma websitenizi aşagidaki rehberlere eklerseniz firmanizin sitesi google da üst sıralara çıkar,ziyaretci sayiniz artar

sektorburada.com
e-sirket.com
firma.gen.tr
firmaadimiz.com
firmavitrini.com
turkiyerehberi.gen.tr
sanalsektor.com
avrupaticaret.com
webrehberi.net
turkiyerehberi.gen.tr
sanalsektor.com

iki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulan ve ortaklarının sorumluluğu koydukları sermaye ile sınırlı olan ve esas sermayesi belirlenmiş olan şirketlere denir
--En fazla 50 kişi ile kurulabilir. Asgari sermaye 5.000YTL’dir.
--Ortaklar gerçek veya tüzel kişi olabilir.
--Ticaret unvanında işletme konusu ve şirketin türü belirtilmelidir.
Hisse senedi ve tahvil çıkaramazlar, bankacılık ve sigortacılık yapamazlar.
Şirketin sorumluluğu şirketin mal varlığı tutarı kadardır. Ortakların sorumluluğu ise koymayı taahhüt ettikleri sermaye tutarı ile sınırlı olup, ortaklar sermaye taahhütlerini yerine getirdikleri oranda bu
sorumluluklarından kurtulurlar.
Anonim şirketlerde olduğu gibi ayrı bir yönetim kurulu yoktur. Şirketin yönetimi müdürler kurulu tarafından yürütülür. Aksi kararlaştırılmamışsa, ortaklardan her birinin müdür sıfatıyla şirketi
yönetme, temsil etme yetki ve sorumluluğu vardır.
--Müdür sıfatında olan ortaklar için Rekabet Yasağı geçerlidir.
--Ortak sayısı 20’den az olan limited şirketlerde; müdürler kurulu yönetim ve temsil yetkisine sahiptir. Ortaklar bir araya gelmeden yazılı olarak karar alabilirler. Karar alınabilmesi için yeterli sayı, ortak adedine göre belirlenmez. Ödenmiş esas sermayenin en az yarısından fazlasını temsil eden ortakların lehte oy vermesi gerekir. Denetim organı yoktur ve Müdür sıfatını taşımayan ortaklar bu yetkiyi kullanırlar.
--Ortak sayısı 20’den fazla olanlar için Genel Kurul ve Denetim Organı oluşturulur ve genelde anonim şirkete ait hükümler uygulanır

LİMİTED ŞİRKETİNİN KURULUS AŞAMALARI.
En az iki ortak ve en az 5.000 YTL sermaye ile kurulur.
1. Şirket isim ve unvanının kontrolünün yapılması
2. Şirket ana sözleşmesinin hazırlanması ve onaylanması
(3 nüsha sözleşme hazırlanır ve onaylatılır)
3. Şirket kuruluşu (Dilekçe ekinde Ticaret Odalarınca istenen belgelerle başvuru yapılır)
4. Rekabet Kurumu Payı ödemesi (Sermayenin onbinde dördü Ziraat Bankasına yatırılır)
5. Şirket tescilinin yapılması (Dilekçe ekinde istenen belgeler ile Ticaret Sicil Memurluğuna müracaat yapılır ve sicil harcı yatırılır)
6. Şirketin Ticaret Sicili Gazetesinde ilanı (Ticaret Sicil Memurluğu tarafından Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi Müdürlüğüne hitaben yazılan yazı ve ekinde sözleşme ile başvuru yapılır)
7. Şirket Müdürü imza sirküleri (Ticaret Sicil Gazetesi ile Noterde çıkartılır)
8. Vergi hesap numarasının alınması için başvuru yapılması (Dilekçe ekinde istenen Belgeler ve Tic.
Sicil Memurluğunca verilen kasa fişi ile Vergi Dairesine başvuru yapılır)
9. Defterlerin alınması ve tasdik ettirilmesi (Bilanço esasına göre)
10. Yoklama tutanağın düzenlenmesi (İlgili Vergi dairesi tarafından düzenlenir)
11. Vergi hesap numarasının alınması (Yoklama fişi ile başvuru yapılır)
12.Vergi Levhası, Yazar Kasa Levhası (Dilekçe ekinde istenen belgeler ile Vergi Dairesine başvuru yapılır)
13.Fatura İrsaliye ve Gider Pusulası belgelerinin basımı (Gerekli belgeler ile başvuru yapılarak
anlaşmalı matbaada veya noterde bastırılır)
14. İlgili Odalara kayıt yaptırılması (Matbu dilekçe ekinde Sanayi veya Ticaret Odası tarafından istenen
belgeler ve oda kayıt beyannamesi ile başvuru yapılır ve şirketin sermayesine bağlı olarak kayıt ücreti ödenir)
15. İşyeri Açma ve çalışma ruhsatlarının alınması (Dilekçe ekinde istenen belgeler ile başvuru yapılır ve m2 üzerinden harç, Küşat ücreti yatırılır) Hafta Tatili Ruhsatı : (Hafta sonu ve bayramlarda çalışmak isteyenler için yıllık olarak alınır. İtfaiye Müdürlüğü, hizmet
16. SSK İşlemleri Yeni kuruluşta bildirim sorumluluğu Ticaret Sicil Memurluğuna aittir
17. Bağ-Kur İşlemleri matbu evrakla Bağ-Kura baş vurulur.

LİMİTED ŞİRKET KURULUŞU İÇİN GEREKLİ EVRAKLAR:
-Dilekçe (Şirket müdür/müdürleri tarafından imzalanır ve dilekçeye eklenen belgeler belirtilir.)
-Kuruluş bildirim form.
-Sözleşme 3 adet.
-Unvan altına atılmış imza beyannamesi (Noter onaylı)
-Taahhütname (Ticaret sicil Memurluğu, evrak bölümünden temin edilir)
-Sermayenin onbinde dördünün Rekabet Kurumunun T.C. Ziraat Bankası Bilkent Plaza şubesindeki 53837615016 no’lu hesaba yatırıldığını gösteren banka dekontu veya EFT makbuzu
Ortakların resimli nüfus cüzdanı suretleri (Muhtarlık veya noter onaylı
-Ayni sermaye konulmuş ise mahkeme kararı ve üzerinde takyidat olmadığına dair resmi kurum yazısı,
Yabancı sermayeli ortak , tüzel kişi ise faaliyet belgesi aslı ve N.T.tasdikli Yabancı ortak gerçek kişi ise pasaportunun N.T tasdikli sureti,
-Türkiye’de ikamet eden yabancı ortak için çalışma ve oturma izin belgesi (ilgili makamlarca tasdikli),
-Sermayenin peşin ödeme kısmı varsa bunu gösteren Banka Belgesi.
Teşvikli yatırımlar için teşvik belgesinin noter onaylı sureti
Tescil harç makbuzu aslı (Bankaya yatırılır)
Rüştünü tamamlamamış ortak var ise kanuni temsilcilerinin muvafakatı
Rüştünü tamamlamamış küçükler ile ana-baba ve bunlardan birisi aynı şirkete ortak ise kayyum tayinine ait Mahkeme kararı

VERGİ MÜKELLEFİYETİNİN TESCİLİ İÇİN YAPILACAK İŞLEMLER
Limited Şirketler:
Matbu dilekçe (Yetkililer tarafından imzalanır ve dilekçeye eklenen belge adları belirtilir)
T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından onaylanmış noter tasdikli Sözleşme (Kuruluşu Bakanlık iznine tabi anonim şirket ise)
Ticaret Sicil Memurluğu tarafından verilen belge (Kasa makbuzu)
Kurucu ortakların nüfus cüzdanı fotokopisi
Kurucu ortakların ikametgah ilmühaberleri (Muhtarlık veya noter onaylı)
İş yerine ait tapu veya kira kontratının fotokopisi
Şirket yetkililerine ait imza sirküleri
Şirket Müdürü kurucu ortaklardan değil, dışarıdan atanmışsa nüfus cüzdanı fotokopisi, ikametgah ilmühaberi ve imza sirküleri
Yazar kasa kullanmak zorunda olanlar yazar kasa levhası alıp kullanmaları gerekmektedir.

SOSYAL SİGORTALAR KURUMU İŞLEMLERİ- İŞYERİ SİCİL NUMARASININ ALINMASI VE İŞE GİRİŞ BİLDİRGELERİNİN VERİLMESİ
İşyerinde sigortalı işçi çalıştıracaksa önce işyeri sicil numarası alınır. Bunun için Girişimci tarafından tanzim edilen işyeri bildirgesi, işçi çalıştırmaya başlayacağı tarihten önce ekinde aşağıda belirtilen belgelerle birlikte Kuruma verilir veya iadeli taahhütlü gönderilir.

İŞYERİ SİCİL NUMARASININ ALINMASI
2 nüsha işyeri bildirgesi ile birlikte;
--Nüfus cüzdan örneği (Muhtardan)
--İkametgah belgesi (muhtardan resimli 6 ay geçmeyecek)
--Kayıtlı olunan meslek kuruluşlarından alınacak Faaliyet belgesi
--Tüzel kişiler için Ticaret Sicil Gazetesi yada gazete yerine geçen belge ile imza sirküleri
--İş yeri açma ruhsatı örneği,
--Bağlı bulunan vergi dairesinin adını ve vergi hesap numarasını gösterir belge,
--Adi ortaklıklarda tüm ortakların onaylı nüfus kayıt örnekleri ve ikametgah belgeleri
--Defter ve belgelerini düzenleyen ve 3568 sayılı “Serbest Muhasebecilik Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik” kanununa göre yetki almış bulunan serbest muhasebecilerinin veya
serbest muhasebeci mali müşavirlerin adını, soyadını, hangi odaya bağlı olduğunu ve oda sicil numarasını gösteren ve ilgili mesleki kuruluş tarafından onaylanmış belge kuruma teslim edilir.

İŞE GİRİŞ BİLDİRGELERİNİN VERİLMESİ
Girişimci çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce işe giriş bildirgeleri ile Kuruma bildirmek veya bu belgeleri iadeli taahhütlü olarak göndermek zorundadır. Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi veren işyerlerinde, işe alınan işçiler için işe giriş bildirgesi, en geç bir ay içinde Kuruma verilir veya posta ile gönderilir. İnşaat işleri ile uğraşanlar aynı günde verebilirler

--İşe giriş bildirgesi (üç nüsha)
--Sigortalanacak işçiye ait iki adet fotoğraf (ilk defa sigortalı olacaklar için)
--Nüfus cüzdanı fotokopisi
Daha önce sigortalı olanların sigorta sicil numaraları
Nüfus Cüzdanlarının fotokopileri


DEFTER TASTİKLERİ
Şirketler bünyesi ile ilgili olarak noterden tutmak zorunda oldukları defterlerinde taktik ettirmek zorundadırlar.


BAĞ-KUR İŞLEMLERİ- GİRİŞ BİLDİRGELERİNİN VERİLMESİ
S.S.K veya Emekli Sandığı kapsamı dışında kalan, bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmayan, kendi adına ve hesabına çalışanlardan:
Ticari veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetinin başlangıç tarihinden itibaren
kollektif, komandit, limited, paylı komandit şirketlerinin ortakları ile anonim şirketlerin kurucu ortakları şirketin kurulduğu tarihten itibaren, anonim şirketlerin yönetim kurulu üyeleri ise yönetim kuruluna
seçildikleri tarihten itibaren
gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar, esnaf ve sanatkar sicil memurluğu veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı oldukları tarihten itibaren Bağ-Kur’un zorunlu sigortalısı olurlar. Sigortalı sayılanlar tarafından sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde giriş Bildirgeleri doldurulup ilgili mercilere onaylatılır. Giriş bildirgeleri;
Gelir vergisi mükellefi olanlar için bağlı bulundukları vergi dairesi tarafından
Şirket ortakları için şirket yetkilileri ve ticaret sicil memurluğu tarafından
Gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar için esnaf ve sanatkar sicil memurluğu veya kanunla kurulu meslek kuruluşları tarafından onaylanan bildirgelere şahıslar için nüfus cüzdanı, Vukuatlı Nüfus Sureti, Başka sosyal kurumlarda çalışması gün dökümü, Fotokopisi şirketler için ise ticaret sicil gazetesi eklenerek Bağ-Kur İl Müdürlüklerine teslim edilir

BELEDİYE İLE YAPILACAK İŞLER:
Ayrıca bütün şirketler ilgili belediyelere işyeri açma harcı hafta sonu çalışacaksa hafta sonu çalışma izni ve itfaiye raporu almak zorundadırlar.

İki ya da daha fazla kişinin ortak bir amacı gerçekleştirmek için mal ve emeklerini koydukları şirket türüdür.
--Kuruluşu belirli bir şekle tabi tutulmamıştır.
--Sözlü veya ispat güçlüğü bakımından yazılı sözleşme ile kurulabilir. Sözleşme Notere onaylatılır.
Sözleşmede aksi belirlenmemişse: - Sermaye tutarı farklı olsa da ortakların kar ve zarar payları eşittir
- Kararlar ortakların oybirliği ile alınır.
- Şirketin yönetimi ortakların tümüne aittir
- Şirketin borçlarından dolayı ortaklar birlikte sorumlu olurlar
Şirketin Ticaret Siciline tescil ve ilanı zorunlu değildir.
Adi Şirket kuracak kişi tüccar ise, bağlı bulunduğu bölgenin Ticaret Odasına fert olarak kayıt olmak durumundadır.
Asgari bir sermaye öngörülmemiştir. Hangi ortağın ne kadar sermaye koyacağı konusu isteğe bağlıdır. Alacak sermaye olarak konulmuşsa, sermaye koyan ortak bu alacağı şirkete devretmiş ve ödenmesini taahhüt etmiş sayılır. Emeğin sermaye olarak konması halinde, bu ortak
zarara iştirak ettirilmeyebilir, ancak kardan pay alır. Bu ortak sorumluluktan muaf olamaz.
Ticaret unvanı kullanmak zorunda değildir
Sermaye olarak getirilen her şey üzerinde “iştirak halinde mülkiyet” söz konusudur. Her ortak belli bir oranda katılır ve kendi payı üzerinde tasarruf hakkı yoktur.
Adi Şirket daha çok geçici ortaklıklarda kurulmalı, sürekli işlerle ilgili olarak bu yola gidilmemelidir

SAHIS İSLETMELERİNİN KURULUŞ ASAMALARI

1. İmza tescil beyannamesi, İmza sirküleri,(noter) İkametgah (resimli) Nüfus Cüzdanı (Muhtarlık) Suretinin alınması
2. Şirket tescilinin yapılması (Dilekçe ekinde istenen belgeler ile başvuru yapılır)
3. Vergi hesap numarasının alınması için başvuru yapılması (Dilekçe ekinde istenen belgeler ile
ilgili Vergi Dairesine başvuru yapılır)
4. Defterlerin alınması ve tasdik ettirilmesi
5. Yoklama tutanağın düzenlenmesi (Vergi dairesi tarafından düzenlenir)
6. Vergi hesap numarasının alınması (Yoklama fişi ile ilgili vergi dairesine başvuru yapılır)
7.Vergi Levhası, Yazar Kasa Levhası (yazar kasa alınması gerekiyorsa (perakende işlemlerle uğraşanlar) (Dilekçe ekinde istenen belgeler ile başvuru yapılır)
8. Fatura İrsaliye ve Gider Pusulası belgelerinin basımı (Gerekli belgeler ile başvuru yapılarak
noter veya anlaşmalı matbaada bastırılır)
9. Sicil gazetesi ilanı (Ticaret Sicil Memurluğu tarafından Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi
Müdürlüğüne hitaben yazılan yazı ve
ekinde sözleşme ile başvuru yapılır)
10. İlgili Odaya kayıt yaptırılması (faaliyet göstermiş olduğu işle ilgili Odaya istenen belgeler ile
başvuru yapılır ve kayıt ücreti ödenir)
11. İşyeri Açma ve çalışma ruhsatlarının alınması (Dilekçe ekinde istenen belgeler ile bağlı olunan belediyeden başvuru yapılır ve m2 üzerinden harç ve Küşat ücreti yatırılır) Hafta Tatili Ruhsatı :Hafta sonu
ve bayramlarda çalışmak isteyenler için yıllık olarak alınır. İtfaiye Müdürlüğü, müracaat edilir gerekli evraklar hazırlanır
12. SSK İşlemleri (işçi çalıştıracaklar) bağlı olunan sosyal Sigortalar kurumuna istenen evraklarla birlikte işe başlamadan bir gün önceden dilekçe ile müracaat edilir.
13. Bağ-Kur İşlemleri matbu evrak ile Bağ-Kura müracaat edilecektir.

ŞAHIS (GERÇEK) İŞLETMELERİN TİCARET ODASI AÇILIŞI İÇİN GEREKLİ OLAN EVRAKLAR
-Dilekçe (Sahip veya vekili tarafından imzalanır ve eklenen belgeler belirtilir)
-Noter onaylı imza tescil beyannamesi(İsim dışında unvan kullanılacaksa isimden sonra bu unvan da imza beyanında bulunmalıdır)
-Noter onaylı nüfus cüzdanı sureti
-İşletme yeri kira ise kontrat fotokopisi, mülk ise tapu senedi fotokopisi
-Tutulan defterlerin noter tasdikli sayfa fotokopisi
-Vergi levhası fotokopisi
-Taahhütname (Ticaret Sicil Memurluğu, evrak bölümünden temin edilir)

VERGİ DAİRESİ – VERGİ MÜKELLEFİYETİNİN TESCİLİ, VERGİ LEVHASI,YAZAR KASA LEVHASININ TASDİK ETTİRİLMESİ ve DAMGA VERGİSİNİN YATIRILMASI
Ticaret Sicil Memurluğu tarafından verilen kasa makbuzu ile aynı gün iş yeri adresine göre bağlı bulunulan Vergi Dairesine müracaat edilir. Girişimci alacağı hesap numarasını faaliyete geçmeden önce, belgelerin basımı ve vergi levhasının alımı sırasında da kullanacaktır

ŞAHIS FİRMALARDA VERGİ DAİRESİNE MÜKELLEFİYETİNİN TESCİLİ
Matbu dilekçe (Ekinde belge adları belirtilir.
Nüfus cüzdanı fotokopisi
Muhtarlıktan onaylı ikametgah ilmühaberi (resimli)
Noter onaylı imza sirküleri
İş yerine ait tapu veya kira kontratının fotokopisi
Yazar kasa kullanmak zorunda olanlar yazar kasa levhası alıp kullanmaları gerekmektedir

E-pazarlama, yeni bir pazarlama stratejisi olarak işletmelere yeni fırsatlar yaratmakta, onların daha az maliyetle daha fazla müşteriye ulaşmalarını sağlamaktadır. Yalnız, öncelikle işletme içinde gerekli altyapıyı oluşturmak gerekmektedir.

1.E-PAZARLAMA NEDİR?
E-Pazarlama , müşterilere veya potansiyel müşterilere ulaşarak onlara şirket,marka ,ürün ve servisler hakkında bilgi vermek için internet üzerinden yapılan aktivitedir. Bu ayrıca müşterilerin veya potansiyel müşterilerin ihtiyaçlarını daha iyi anlamak ve ona göre geleceğe yönelik kararlar alabilmeyi de kapsar.Bu bağlamda yeni ekonomide hedef müşteri kitlesi internet kullanıcılarıdır.

1.1.E-Pazarlamanın sağlamış olduğu faydalar:

a. Gelişen gelir: E-pazarlama size web tabanlı ürün ve hizmetleri de kapsayacak şekilde gelir akışını ayırdetme imkanı sağlar. Bu yeni gelir kaynakları online sayfalarınızdaki reklamların gelirlerinden yeni ortaklıklardan gelecek ek gelirlere kadar uzanabilir.

b. Genişleyen pazarlar: E-pazarlama yeni mağazalar ya da kampanyalar gibi geleneksel alternatiflerine göre çok daha küçük maliyetle yeni pazarlara ürün ve hizmetlerinizi satmanızı ve adınız ve markanızın ününü artırmanızı sağlar.

c. Müşteri bilgilerine erişim: E-pazarlama size müşterilerinizin alışveriş alışkanlıkları hakkında önemli bilgi sağlar. Siz bu veriyi müşterileriniz ile sağlam bağlar ve ilişkiler kurmak için kullanır ve rekabet için gerekli anahtar bir avantaj sağlarsınız.

d. Maliyet azalması: E-pazarlama sizin satış çabalarınızı arttırıp firmanız içindeki bölümler arası bilgi akışını düzenler. Bu fonksiyonellik sizin satış temsilcilerinizin ve destek personelinizin verimini arttırmanıza yol açar.

E-pazarlama, yeni bir pazarlama stratejisi olarak işletmelere yeni fırsatlar yaratmakta, onların daha az maliyetle daha fazla müşteriye ulaşmalarını sağlamaktadır. Yalnız, öncelikle işletme içinde gerekli altyapıyı oluşturmak gerekmektedir. Bu amaçla dört temel alana yatırım yapılması gerekmektedir.

-Donanım Yatırımı:
E-pazarlamaya geçerken satın alınması gereken ilk yatırım malı donanımlardır. Yani, sunucular, yönlendiriciler ve PC'ler.

-İnternet Yatırımı:
İnternet’e erişim için en uygun network hizmet sunucusu ve internet servis sağlayıcısı bulunması gerekmektedir.

-Yazılım Yatırımı:
Ofise kurulmuş bulunan bilgisayara mutlaka gerekli yazılımlar, yani elektronik ticaret yazılımları kopyalanması gerekmektedir.

-Elektronik Ödeme Hizmetleri Yatırımı:
İnternet’te satılmış olan ürünün bedeli nasıl tahsil edilecek? Bunu için genel çözüm , kredi kartı sistemine dayanmaktadır. Bu nedenle bir bankayla anlaşma yapılması şarttır.

Bu yatırımlar sadece altyapının oluşturulması için gereken yatırımlardır. Bir işletmenin e-pazarlama faaliyetlerini kendi bünyesinde gerçekleştirebilmesi için, işletmenin fiziki varlığı yani altyapısı ile çalışanlarının elektronik pazarlamaya hazır olması gerekmektedir.

Özetle , işletmede çalışanların etkin bir şekilde e-pazarlama faaliyetlerinde bulunabilmeleri için, yazılımları kullanmada yeterli bilgiye sahip olmaları şarttır.

E-pazarlama yapmanın bir web siteye sahip olmadan öte bir şey olduğu kuşkusuz ortadadır. Öncelikle çok kesin açık hedefler olması gerekmektedir. Hangi tür müşteriye hitap edildiği bilinmelidir. Modern bir pazarlama stratejisi olarak elektronik pazarlamada da en önemli nokta müşteridir. Tüm işlemler müşteri etrafında dönmektedir. Bu nedenle müşterinin isteklerine büyük önem verilmelidir. Müşterinin ihtiyaçlarını anlamaya çalışmalı ve bu ihtiyaçları karşılamalıdır.

1.2. İyi bir web sitesinde olması gerekenler:

* a. Kısa ve ilgi çekici başlıklar kullanılmalı.Çok kreatif olmaya çalışılmamalı ,ilk düşünce ürünü satacak konular olmalı.
* b. İnsanları harekete geçirecek güçlü bir çağrı yapılmalı.Eğer %10 indirim yapılıyorsa, bu kalın harflerle yanıp sönen ışıklı bir yazı ile yazılmalı.
* c. Etkilemeye çalışılan kitle iyi belirlenmeli.Beş çalışanı olan bir firmaya 50.000 dolarlık sunucu satılmaya kalkılmamalı.
* d. Mesajlar ve kreatif çalışmalar odaklanmalı. Tatil ile ilgili ürünler satılıyorsa; sitenin ne kadar kullanışlı olduğundan bahsetmek yerine, tatile gitmenin yararlarından bahsedilmeli.
* e. Değişik noktalarda değişik konulara dikkat çekilerek toplam alım isteği güçlendirilmeli. Sitede en üst kısımda orta ve alt kısımda ayrı başlıklar altında aynı ürün için pazarlama yapılmalı.
* f. İstenilen işlemin nerede nasıl yapılacağı açıkça belirtilmeli. Eğer birinin tıklaması isteniyorsa “buraya tıklayın” denmeli.
* g. Nereye gitmek isteniyorsa oraya götürülmeli. Potansiyel bir müşterinin ilgisi çekilebildiyse kişi boş yere 4-5 ayrı sayfada gezdirilmemeli ,direk satış sayfası açılmalı bundan sonraki sayfa alım için onay verecekleri sayfa olmalı.
* h. Basit tutulmalı. Bir defa ilgi çekildiğinde boş yazılarla ilgi dağıtılmamalı, ne söylenecekse hemen söylenmeli ve hemen satış işlemine geçilmeli.
* i. Ürün gösterilmeli. Eğer ürün görülmeye değer ise bu ürün gösterilmeli,bir resim binlerce kelimeden daha iyidir.
* j. Bir satış yapabilmek için güven yaratılmalı. Gizlilik anlaşmasına bir link verilmeli. Müşteri satış işleminin güvenli olduğundan emin olmalı. Sayfaya bir sertifika amblemi yerleştirilmeli.



2. E-posta ile Pazarlama

Bilgi çağı öncesi toplumlarda pazarlama , çoğu zaman müşterilerle yüz-yüze teması gerektirir. Bu tip aktiviteler belirli bir yatırımı (insan gücü, reklam harcamaları vb) zorunlu kılar. Bilgi toplumundaysa her şey bilgi çağı öncesi toplumlara göre çok hızlıdır. Genel olarak internet üzerinde bir iş alanı kendisini duyurabilmek ve pazarlama yapabilmek için çeşitli yöntemler kullanır.Bunlardan bir tanesi de e-posta ile pazarlamadır.



E-posta insanlara ulaşabilmek için kullanılan en iyi yöntemdir . Her gün, milyonlarca internet kullanıcısı milyonlarca e-posta okumakta ,bunları yanıtlamakta veya silmektedir. E-posta, bir zamanlar telefonun olduğu gibi ,bu günün dünyasında en önemli iletişim aracıdır. E-posta ile pazarlamada bu aracı kullanarak pazarlama yapma yöntemidir.E-posta ile pazarlamada amaç müşteriyi beklemek yerine ona direk olarak ulaşabilmektir.Böyle bir pazarlama ile elde edilen bir çok avantaj bulunmaktadır. Pazarlamanın amaçlarını söyle sıralayabiliriz:


* » Müşteri isteklerini anlayabilmek
* » Mal veya servis hakkında müşteri memnuniyetini ve kaliteyi anlayabilmek.
* » Müşteri davranışlarını anlayabilmek ve sınıflandırabilmek.
* » Yeni stratejiler belirleyebilmek.

Bu tip verilerle , bir iş alanı kendisiyle ilgili aşağıdaki analizleri yapabilir:

* » Müşterileri istek ve ilgilerine göre sınıflandırabilme.
* » Ürünlerin değerini anlayabilme ve rakiplerle karşılaştırabilme.
* » Ürünler hakkında karar verebilme.
* » Ürünlerin özelliklerini değiştirebilme.
* » Geleceğe dönük planlar yapabilme

Bunlarla beraber e-posta ile pazarlama tüm bu sonuçlara hızlı bir şekilde ulaşmayı sağlar. En basit olarak,e-posta ile pazarlamada müşteri kendisinin ilgilendiği bir konuyla ilgili olarak bir e-posta alır. Bu kişi e-postayı gönderen iş alanı tarafından bilinen bir müşteri olabileceği gibi kendisi hakkında hiç bir şey bilinmeyen biride olabilir. Bu e-postaya müşterinin göstereceği tepki, pazarlamanın başarısını belirler.Bu noktada bazı unsurların göz önüne alınması gerekir. Bir kişiye e-posta göndermek o kişinin bu postayı okuyacağı anlamına gelmez. Her gün, binlerce mail hiç okunmadan silinmektedir. Daha önemlisi bazı e-postalar, mail sunucuları tarafından analiz edilmekte ve uygun görülmeyenler tamamen reddedilmektedir. Dolayısıyla her ne kadar E-posta ile pazarlama bir çok avantaja sahip olsa da , sadece kurallarına uyularak yapılan bir pazarlama başarılı olabilir.

2.1. E-posta ile pazarlamanın kuralları

E-posta ile pazarlama eğer doğru kullanılırsa önemli bir pazarlama gücüdür. Eğer kurallarına uyulmazsa kolaylıkla spam olarak değerlendirilebilinir. Spam alıcıların bilgi ve onayı olmadan gönderilen ticari amaçlı e-posta şeklinde tanımlanabilir.

Bir kişinin e-posta adresini bilmek ona pazarlama amaçlı e-posta atabilmek için yeterli değildir. Aşağıdaki durumlar da kişiye pazarlama postası göndermek için yeterli şartlar yoktur:

* · Bir mail adresini web sitesinde görmek.
* · Bir forum içerisinde kişinin ilgi alanlarını açıkladığı bir e-postasını görmek.
* · Tartışma gruplarından e-posta adresi toplamak.
* · Hedef kitlenin e-posta adreslerini satın almak.

Bütün bu durumlar, e-postanın sahibinin izni olmadığı için e-posta ile pazarlama için yeterli değildir. E-posta sahibi gönderilecek e-postayla ilgili hiçbir şey bilmemekte, tamamen istemi dışında e-posta almaktadır.Bununla beraber , e-posta sahibi eğer servis aldığı şirketle e-posta sayısına göre bir ücretlendirmeyle anlaşmışsa, gönderilen pazarlama amaçlı e-postalar,e-posta sahibinin para harcamasına da sebep olacaktır.

* E-posta ile pazarlamanın başarılı olabilmesi için 2 faktör vardır:

a. Pazarlama amaçlı e-posta gönderebilmek için e-posta sahibinin izni.
b. Bir e-postaya sahip olmak.
Kişilere pazarlama amaçlı e-postalar gönderirken , herhangi bir anda bu tip e-postalar almayı engelleyici olanaklarında e-posta sahiplerine tanınması gereklidir.Böylelikle ,e-posta sahipleri istedikleri zaman kendilerini pazarlama sisteminin dışına çıkarabilirler.

YARARLANILAN KAYNAKLAR:
sap.com/turkey/solutions/crm/crm-kc.asp
cisco.com/global/ TR/solutions/smb/webmarketing/webmarketing_home.shtml
e-twain.com/edanis.htm
hedefpsta.com/beginners.asp
sap.com/turkey/solutions/crm/crm-kc.asp

Gizli Müsteri çalismasi, müsteriyle kurulan iliski sirasinda personelin ve. süreçlerin, daha önceden belirlenmis standartlara ne derece uyduklarini belirler.

“İş körlüğü” çoğu zaman şirketlerin kendilerini geliştirmek, müşteriye daha iyi hizmet vermek adına aşmaları gereken önemli bir problemdir. İşte bu problemi aşmak için farklı arayışlara giren şirketler gizli müşteri araştırmalarının önemini keşfetmiştir. çünkü gizli müşteri araştırmalarının sunduğu en büyük imkan kendilerini “müşteri gözü”ile görebilmektir. Bu çalışma ile müşterileri firmaların gören gözleri olmaktadır. Bu çalışma size nerede olduğunuzu, ne yaptığınızı dahası yaptıklarınızın nasıl anlaşıldığını görebilme imkanı sağlar. Bu araştırma metodu müşterinizin gözündeki yerinizi en iyi bilenden yani müşterinizin gözünden gösteriyor. Genel olarak bakıldığında bu çalışmanın yararları olarak:

·Müşteri memnuniyetinde artış
·çalışan performansında artış
·çalışanların müşteriye verdiği önemde artış
·Rakipleri izleyebilme
·Eğitim ihtiyaçlarının etkin şekilde tespiti
·Organizasyon gelirinde artış
·Organizasyon hedeflerine ulaşmada kazanılan hız
·Organizasyon performansının "müşteri gözüyle" ölçülmesi
·Organizasyonun gelişim sürecini izleyebilme gösterilebilir.

Gizli Müşteri araştırması etik ilkelere uygun yapılmalıdır. isten çikarma ve cezalandirmalar için tek gerekçe olarak kullanilmamalidir. Bir Gizli Müsteri çalismasi, müsteriyle kurulan iliski sirasinda personelin ve süreçlerin, daha önceden belirlenmis standartlara ne derece uyduklarini
degerlendirir. Çalismanin amaci bunlari gelistirmek ve müsteri memnuniyetini artirmak olmalidir

Kaynak:pazarlamaci.blogspot.com

Türkiyenin bir numaralı kişisel imaj uzmanı Özlem Çakır’a (www.ozlemcakir.com) sorduk: "İnsanların yeni yıl, bayram gibi özel günlerini nasıl kutlanmalı?" Yapılan en büyük imaj hatalarını anlattı...

ÖZLEM ÇAKIR’IN AÇIKLAMASI:

Yeni Yıl mesajları, ardından doğum günümün tebrik mesajları onun hemen ardında da Bayram mesajları. Yeter artık kısa mesaj almak istemiyoruz! İnsan sevdiği kişinin doğum gününü sevdiği kişinin en azından sesini duyarak kutlamak istemez mi? Çok kısa konuşsun belki tasarruf yapıyor. İnanın kabulüm. Yeter ki bana kısa mesaj göndermesin.

Bunlar kişisel olmayan, sıcaklıktan ve samimiyetten uzak, soğuk ve karşınızdaki kişinin mecburiyetten göndermiş olduğu sevimsiz mesajlar. Benim doğum günümü ne olur unutun.! Hatırlamayın ama bana küfreder gibi kısa mesajla doğum günün kutlu olsun demeyin!

Yeni yılda ve bayramda gelen mesajlara gelince internetten gelenlerle başlayalım.Tek tek bakıyorum. Hangi e-posta adıma gelmiş diye. Bir iki tanesi haricinde toplu giden mesajlardan. Hatta eminim mesajı gönderen mesajın ne olduğunu kendisi de bilmiyor çünkü asistanı onun e-posta listesindeki herkese aynı mesajı göndermiş.

Yeni yılda ve Bayramda cep telefonuma gelen mesajlara baktığımda insanların aynı gaflete burada da düştüğünü gördüm. İsmime gelen mesaj ne kadar az! Çoğu yine toplu mesaj olarak atılmış. Ben prensip olarak toplu gelen mesajlara katiyen cevap vermiyorum. Size de tavsiye ediyorum.

Gelelim postacıyla gelen tebrik kartlarına. Sağolsunsunlar bu şekilde kart gönderenler diğerleri yanında kalbimde başka bir yere taht kurdu ama o da ne? Bazıları şirketlerinin bayram ve yeni yıl kartlarının üzerine kartvizitlerini zımbalayıp, hiç kişiselleştirmeden hatta imzalamadan göndermişler. Bazıları da bir kartın üzerine daha ekonomik olsun diye 4 veya 5 kartvizit zımbalamış göndermiş.

Lütfen gönderdiğiniz her kartı kısa bir notla ve veya imzanızla kişiselleştirin. Her karta bir kartvizit iliştirin. Zımbalamayın. Tebrik kartınının cebine ya da kesik bölümüne kartvizitinizi yerleştirin.
Kaynak : www.kigem.com

|
SÖZSÜZ İLETİŞİM
Yazarı : Ken KOOPER
Yayınevi : İlgi

Genel Değerlendirme:

İletişimde yepyeni bir boyut keşfedildi: Vücut Dili! Bilim adamları, sesin, jest ve mimiklerin, tavırsal iletişim de sözden çok daha etkili olduğunu söylüyorlar. Artık bu dili siz de kullanabilirsiniz. Böylece başkalarını yalnız sözlerinizle değil, vücut dilinizle de etkileyecek, söylenenlerden değil, söylenmek istenilenlerden haberdar olacaksınız.

Kitapta, insan ilişkilerinde ve yönetimde vücut dilinin nasıl kullanılacağı, insanların kullandığı vücut dilinin nasıl kullanılacağı, insanların kullandığı vücut dillerini anlamayı ve ona göre hareket etmeyi anlatıyor. Günlük hayattan da yaşanmış örnekler veriyor.

Kitabın Artıları:

İnsan yönetiminde vücut dilinin kullanılması hususunda nadide bir eser. Yazar konuyu bütün yönleriyle çok profesyonel bir şekilde ele almış.

1. İLETİŞİM VE İŞ HAYATI:

A) İletişimi dört kavramla anlarız:
1. Kişiye değil kişiyle iletişim kurarız: Kızını döven anne misali

2.İletişim ve bilgi ayrı şeylerdir ; biri eylem, birisi içeriktir.

3.İletişimin tekrarlanamaz oluşu: Elbiseyi beğenmeyen koca örneği. Konuşulanlarla yüzümüzün görünümü arasındaki uygunluk. Demek ki fıtri olmadan inandırıcı olunamaz.

4.Mesajı bütünüyle dikkate almamız: Eline ağzına kapatan adam yalan söyler

B) Kontrol Listesi Yaklaşımı:

Sözsüz iletişim üç kontrol listesiyle olur.
1. Vücudun konumu ve durumu

2. Göstergeler

3. Vücut hareketleri

İnsanlar 750 kelimeyle düşünür 150 kelimeyle konuşurlar. % 80 düşünme kapa-sitesiyle muhatabı iyice dinleyip inceleyebilir.
Başarıda vücut % 60, ses % 30, kelimeler % 10 etkilidir.
Vücudunuz gayenizin, sesiniz ise öneminizin göstergesidir. Hesap yapan at misali

2.VÜCUDUN BAĞLANTILII KONUMU:
Burada 3 kavram araştırılıyor.
A. Proksemik (Yaklaşmak) B. Göstergeler C. Kinezik (Hareketler)

1.Egemenlik Alanı: İlişkilerimizin ölçüsünü belirleyen dört alan vardır:

Mahrem, Sosyal, Kişisel, Genel

Mahrem Alan: 45 cm’ye kadar olan alandır. Buraya yaklaşılması insanları çok rahatsız eder. Asansördeki gibi.

Kişisel Alan: 30 - 75 cm arasıdır. Çok samimi olmadıkça kullanılmaz.

Sosyal Alan: 120 - 210 cm arasıdır. Araya masa vb. engel konur.

Genel Alan: Üç metre ve daha fazladır. Kütüphanede boş yer denemesi.

Egemenlik alanının kontrolü için bürolar ve salonlar dizayn edilebilir.
Dar yerlerde dinleyiciler tartışmacı ve zor kontrol edilir olur. Toplantı kısa olur.
Geniş yerlerde zıtlıklar az olur.
Sizi kontrol etmek isteyenden uzak, etki edeceğinize ise yakın durun.
2.Yüksekliğin Gücü: İri yarı olanlar %12 daha ücretli işe girebiliyormuş.

3.Yürüyüş Biçimi: Lider bir adım önde yürür. (Sünnet yürüyüş tarzı heybetlidir.) Kuran da yürüyüşe önem verir.

4.İrilik: Yine de ufak tefek de olsa sesini yükseltmemek ve acele karar vermemek heybet kazandırır.

5.Oturma Dinamiği: XX ® İşbirliği X ® Konuşma X® Rekabet X ® İletişimsiz XOX

Masaların durduğu yere göre kişilik. Sırtı kapıya veya duvara dönük olma.
Dikkatli dinleyiciler önde, sonra ortada, en son yan ve arkalarda oturur.
Toplantılarda oturulan yeri, �yıldız ve kalleşi� iyi belirlemek lazım. Yıldız oradaki en popüler olan, kalleş de sizi sonradan tenkit edecek olandır. Bu iki tip nasıl olursa herkes olur.
6.Büro Görgüsü: Kimliksiz insanlar garson, tamirci, sekreter vb. toplantıları bölemez.

3.GÖSTERGELER:

Kişilerin eşyaları, aksesuarları ve çevrelerini incelemek. Sürekli göstergelere dikkat etmeli. Tablo, araba vb.

Geçici Göstergeler: Giyim kuşam, hava durum vb. Her insan için günün iyi veya yorgun zamanları olabilir. Kişiler gece veya gündüz insanı mı dikkat etmeli.

Anlık Göstergeler: Personel görüşemediği müdür ve bir kavanoz şeker. Telefona mahkum olmayıp kısa kesme. Anlatılacak şey için iyi bir zaman seçme.

Kişisel Göstergeler: Evler ve büroların insan şahsiyetini aksettirecek şekilde döşendiğini örneklerle anlatıyor. Asılan tablolardan masaüstü eşyaları ve kitaplarına kadar herşey şahsiyet ifade eder.

1.Fiziki Görünüm: Hırslı, atak, efendi vb. Başarı için giyim stilleri. Bedenin durumu da insan hakkında bilgi verir. Sohbetten önce aynada kendinize çeki düzen verin.

4.VÜCUT HAREKETLERİ:

Gövde, Baş, Poz, Eller, Bacaklar.

İnsanlarla yüzyüze bakmakla omuz üstünden bakmanın farkı vardır.

Baş: Öne eğikse uysal, arkaya doğruysa kibir, konuşana doğru tasdik. Sorulan soruya hemen değil bekleyip cevap vermeli. İnsanlar «burnu havada olandan»nefret ederler.
Yüz İfadeleri: Tebessüm kalpten gelmeli. Dar alın teklifsiz, geniş alın güvenlidir.
Gözler: Dinlerken gözlere bakın, başka tarafa bakmaktan korkmayın, bu normaldir. Fıtri olmak önemli.
Dudaklar: Nötr yüzlü veya mütebessim olanlar daha çok sevilir.
Ten: İnce derili insanlar duyarlı nazik, kalın derili olanlar kontrollü, inatçı ve samimidir. Rahat yaklaşabilirsiniz. Gergin bir deri güç işareti, yumuşak mülayimdir.
Saç Stilleri: Kısa saç tutucu, asker tıraşı çok tutucudur. Saç ne olursa olsun dağınık olmamalı ve zarif görünmelidir.
Poz:

Eğilmek: Ezilmiş, güvensiz, yenik suçlu, korkak, utangaç.
Geriye Kaykılmak: Öfkeli, kavgacı, duygusuz, despot, güçlü, emin, kararlı.
Yükselmiş Omuzlar: Gergin, endişeli.
Kare Biçimi Omuzlar: Güçlülük ve sorumluluk gösterir.
Eller: Parmak, avuç içi, kenarı ve üstü. Elin kenarı ile sert, dışı ile canlılık, içi güven, yumruk güç gösterir. Koldaki saat bile ses yapmamalıdır.

Ayaklar: Rahat ve açık durmalı. Sağ ayak biraz önde olmalı.

Hülasa: İlmi sima diyebileceğimiz sadece kısa bir kanaat veren şu ana kadarki bilgiler şahsın kültürü, siması, inancı, sosyal konumu, genel durumu vb. külli bir bakış açısıyla ele alınmalı, insanlar hakkında davranışlarla fikir edinip, genel durumuyla hüküm vermelidir ki, hata payı az olsun.

5.JESTLERIN YORUMLANMASI:

Sağır ve dilsizler alfabesi, dalgıçların ellerle anlaşması, otostop ifadesi, nanik hareketi hep bir dildir.

Dokunma: Bir saatlik konuşmada dokunma sayıları. San Juan:180 Paris:110 Cainesuille, Florida: 2 Londra: 0 çünkü burada vücut tabu sayılıyor. Yabancıların kazara dokunmasının bile ne kadar rahatsız ettiği bedihidir. Dokunma tarzları sinirliliği, güvensizliği, sabırsızlığı da belirtir.
Bekleme: Bahşiş, dua, karateci vb. konsantre anları farklıdır.
Gerilim: Yumruğu masaya vurma, enseyi ovma, alnı ovma, gözleri ovuşturma, tırnak kemirme, iç çekme, bıyık yolma, yüz sıvazlama vb.
Şüphecilik: Yüzü kaşıma, kolları çapraz bağlama. Özellikle kolları çapraz bağlama kapalılık, ilgisizlik ve tedirginlik ifade eder.
Sinirlilik: Masada davul çalma, şekil karalama, kağıt yırtma, anahtarlık şıkırdatma, ıslık çalma, kravat düzeltme, saç düzeltme vb.
Kendine Güven Ve Üstünlük: Gerinmek, parmakları birleştirmek (örümcek gibi), elleri beline veya arkasına koyma.
Hakaret Ve Öfke: Nanik, dandik, bılı bılı vb.
Hülasa: Bütün bunlar iyi bir gözlemci için muhataba ne konuşacağını, ne kadar, nasıl ve kaç dakika konuşacağını gösteren delillerdir.

6. İŞYERİNİZDE SÖZSÜZ İLETİŞİM:

Asansör gerginliği - Selamlaşmada kaş önce az, sonra fazla yukarı kalkar, bu tanıma emaresidir. İsimleri unutmadan hitabetmek, el sıkışmak ve canlı bir şekilde göze bakarak tebessümle yapmak çok önemlidir. Yalnız hemen gözlerimizi dikmeden muhatabımızın bizi incelemesi için biraz zaman tanımak lazımdır (3-5 saniye). Eller soğuk ve terli olmamalıdır.

Konuşma:

Konuşma sırasını almak, muhatabı anlayıp, konuyu bitirmesini beklemek çok önemlidir.
Muhatabı dinlerken iyice bitirdiğine emin olmadan konuşmamalı, hemen cevap hazırlayıp, konuşma biter bitmez devreye girmemeli, insanlar sözlerini bitirmeden pozisyon değiştirmez ve başka yere bakmazlar.
Kontrollü konuşan insanda hafif bir tebessüm olur. Konuşmaya çok arzulu olmamalı muhatabı anladığımızı mutlak vurgulamalı, beklemeliyiz.
İyi bir konuşmacının muhatabı farkında olmadan hareketleri taklit eder.
Sunuş:

Başlamadan önce muhataplarla ısınma dönemi olmalı, konuşurken bütün dinleyicileri taramalı, herkes onunla konuşuyormuş hissine kapılmalı, çok bakmak rahatsız eder, 5 m. uzaktan 15-20 kişi kendilerine bakılıyor zanneder.
Kürsüye sıkı sıkı yapışmamalı. Dinlenilmemenin emaresi gönüllü bulamamaktır.
Ayağı titretme, yere vurma, donuk, ciddi ifadeler vb sıkılma emareleri. Uyutmamalı.
Büro, resmi toplantı, gayri resmi toplantı salonları özel dizayn edilmeli.
Hülasa: Nerede olursa olsun muhatapların hal dilini okuyabilmeli, sözünü kesmeden ve anlayarak, biter bitmez hemen söze girmeden bekleyerek dinlemeye alışılmalıdır.

7.SOSYAL HAYAT:

İnsanların davranışları kendilerini ele verir. Uçakta, otobüste, lokantada, alışverişte tavır ve davranışlar ayrı bir dikkat ve hassasiyet gerektirir. Neticesinde kul hakkı söz konusudur.

Lokantaların koltuğu az rahat yapılırsa çabuk boşaltma imkanı olur. Giyim mağazalarında en iyi ve kaliteli mallar en sona bırakılır ta ki yol üzerinde müşteri bir şeyler daha alabilsin. Toplu yerlerdeki satış tuzaklarına DİKKAT şarttır.
8.ETKILI BIR SES GELIŞTIRME:

1.Gerçeği söyleyen, kalpten gelen ses samimi ve rahattır.

2.Kendi iç problemlerini aşamayanlar inandırıcı olamazlar. (H. E. etkileyiciliği)

Ses Şifreleri: Düşünerek, eee veya mmm demeden konuşmak akıcı ve etkileyicidir. Şey ve yaniyi terk ettirmenin yollarını bulmalı. Duygularımızı gizlemeye çalışırken sözcükleri karıştırırız.

Sesin Tonu: Fazla bağırma, sesi düşürme, vurgulara dikkat, içten olma, ses yüksekliği, rezonansı önemlidir, tempo önemlidir. 150 kelime yerine 30-40 = M. Yılmaz. Sadece güçlü ve saygın insanlar yavaş ve düşük ses tonuyla konuşmaya cesaret edebilirler. Sesin tonu, yüksekliği konuya ve duruma göre değişken olmalıdır. İyi seçilmiş duraklamalar vücut tavırlarıyla desteklenirse etkili olur. İnandırıcı konuşma mesajın hızı ve akıcılığıyla sağlanır (Sünnet olan tane tane anlaşılır konuşmaktır. Üstadımızın belagatta anlattığı üslüplar da dikkate alınmalı). Konuşma ve ses tonunu birilerine tenkit ettirip veya banda alıp geliştirebiliriz.

Hülasa: Vazifesi hitabet ve tebliğ olan bu cemaatin her ferdi sünnetteki hitap tarzını, canlı mübelliğ hocamızı örnek alarak inceleyip kendi konuşma tarzını (ama mutlaka ihlas ve samimiyete dikkat ederek) geliştirmelidir.

Kitabın devamında Kennedy-Nixon-Carter-Ford tartışmalarını mukayeseli olarak anlatıyor.

Davranışların tutarlı, mantıklı, kendimizden, taklitsiz, çevreye karşı dikkatli, rahatsız etmeden, mütecessis, nazik, muhatabı anlayarak, üç düşünüp bir konuşarak, vakarlı ve sevimli vb. bir çizgiye oturtabilmelisiniz.
Kendimiz hakkındaki müspet bakışlara fihi nazar deyip eksiklileri öğrenmeye ve değiştirmeye çalışmalıyız.

Şahıs, ev, çevre hep düzenli tertipli olmalı, imajımızın halden ziyade makamımızı temsil etmesine dikkat etmeliyiz. İnsanların güven ve bağlılığını kazanmaya, kendimiz gibi olmaya, kendimizi davamıza adamaya, iç problemleri hallederek tutarlı fikirlerle insanlara yardıma koşmaya azimli olmalıyız.
EK 1. Power dergisi eki olan Kendinizi Nasıl Yönetirsiniz? (John Walsh) isimli kitabın 84 shf özeti.

Karar alırken basit ve güveniliri aramak yerine birden fazla ve istişareyle karar almalı.

Daha makul öneriler getirildiğinde kararlarınızı değiştirebilmelisiniz.
İyi yöneticiler her işten sorumludurlar ama en az karar verirler. Taksim-ül Amal, mesai tanzimi ve iş takibi iyi yapılmalı.
İyi idareci daha büyük yeni ve atılımcı kararlar alırken, basit ve rutin kararları alta bırakır.

Personel karar alıp, iş yapacak, başarılı olacak işte tavzif edilmeli.
İnsanlar niyet ve eylemi karıştırırlar. Alınan kararları takip edecek bir kişi mutlaka olmalıdır.

İcraatın safhalarını takip edecek rapor sistemi olmalı, vaatlerden çok teslim tarihleri ve sonuçla ilgilenilmelidir.

Kriz dönemlerinde yanlış bile olsa hızlı karar almalı ki kriz yayılmasın.
Önemli detay veya kozu en sona saklayın. Tam yeri gelince söyleyin.
Bir cemaatte hizipler oluşur, bazıları icraate katılmaz, sorunlar değil kişiler eleştirilirse, sorumluluklar savsaklanırsa ekibin çalışma problemleri var demektir.

Çözüm olarak yeni bir planlama, yakınlık-anlayış vb. yollar denenmeli.
İdarecinin altında karar alabilen bir fikir heyeti olmalı, problemleri çözmeli.
Anlayış göstermek kalbe girmenin en iyi yoludur. Dinlediğinizi �hımm� falan diyerek, bütün bedeninizle yönelerek yer yer muhatabı anladığınızı gösteren sorular sorarak ispat edin. Dinleyemeyecekseniz mutlaka yazılı rapor alın.
İyi bir dinleyici mütehammil, başka şeyle uğraşmaz ve düşünmez, anlamaya çalışır, hemen karar vermez, yüzüne bakar, konudan sapmaz. Dinlemezseniz dinlenmez-siniz.

Kötü bir toplantıda gereksiz kişiler vardır, altı kişiden fazlası karar almaya çalışı-yordur, bazıları hiç katılmıyor öneri getirmiyordur, istenilen şeyler sonraki toplantılara erteleniyordur, takip edecek kişi görevlendirilmiyordur, telefonlar açıktır, masa yuvarlaktır. Toplantıya geç kalmalarla gereksiz uzamalar oluyordur.

Resmi veya uzun toplantı yerine hızlı karar alan alt gruplar verimlidir.
Beyin Fırtınası:

1. Buluşlar yapılan yarı saygılı yarı resmi bir ortam oluşur

2.Hiçbir görüş eleştirilmez

3. Yeni fikirler teşvik görür

4. Yönetici teşvikçi ama baskıcı değildir

5. Herkes ciddi-az ciddi fikir öne sürmeli

6. Herkes sırasıyla konuşmalı

7. Fikirler tartışılıp, elenip, seçilmeli

Yönetici üzerindeki istişare yükünü dağıtmalı, bazı toplantılara altları göndermeli.

Toplantının sonuçlanması için yöneticinin biraz cesur ve patavatsız uzlaştırıcı olması lazımdır.

İnsanlar bitiş saati belli olmayan, aktif katılımları sınırlı olan, kendilerini ilgilendiren gündem sayısı az olan, gündem maddelerinin görüşme süresi belli olmayan, ruzname maddeleri ehemmiyet sırası belli olmayan toplantılara geç gelirler. Baş:18.27 Bit: 23.02. diye hassas saatler belirlenmeli.
Yönetici:

1. Gündemi sunmalı

2. Maddeleri takip etmeli

3. İşleyişi kontrol etmeli

4. Gevezeliği, önyargıyı ve ikili diyalogları önlemeli

5. Karşıt görüşleri özetlemeli

6. Sonraki toplantıya kadar etkin çözüm önermeli.

Yönetici bir psikolog gibi anlayışlı ve adil olmalı. Fikirlerden etkilenmeli, kabul etmeli, evet diyebilmeli, tartışma isteyenleri dengeleyebilmeli. Herkesin bir reyi olmalı.

Toplantıda en başarılı kişi duygu ve tepkilerini kontrol edendir, ses tonu iyi ayarlanmalı ve gerektiği kadar az ve öz konuşulmalıdır.

Fonksiyonunuz olmayan ve ilgisiz konularda izin alıp ayrılabilmelisiniz.
Tahrik edici cümle, davranış, fikirleri takmayın, şövenist olmayın.
İyi bir iletişim için hemen konuya girin, nedenleri izah edin, ne yapılacağını, planınızı aktarın, beklentilerinizi söyleyin. Yazı ve söz açık, basit, mantıklı ve öz olmalıdır.
Çalıştığınız insanların doğum, ölüm, hastalık vb. anlarını iyi takip edin.
İyi Bir Konuşma:

1. Makale üslubuyla olmaz, akıcı olmalı

2. Fazla edebi ve şatafatlı olmamalı

3. Kısa cümleler ve örnekler olmalı

4. Netlik ve üslubun çekiciliği

5.Kağıttan okumamak

6. Hızlı konuşmamak

İyi Bir Yazı:

1. Ne tür bir yazı olduğu belli olmalı

2. Başlıklar ve içindekiler olmalı üst ve alt

başlıklar olmalı

4. Cümleler kısa, öz, açık olmalı

5. Noktalama işaretleri düzgün olmalı

6. Paragraflar kısa olmalı

7. Genelleme yapılmamalı

8. Sonuçlar net ifade edilmeli.

Birçok hayvan grubunda, bazılarının sürekli ilk sırada yer aldığını dikkate alan araştırmacılar, liderin neye göre seçildiği sorusuna yanıt aradı.

Bilim adamları, bazı iskorpitlerin davranışlarını inceledi ve hangilerinin yiyecek bulmak için ırmak kenarındaki otlarla dolu güvenli bölgeyi terk ederek riskli sulara açıldığını gözlemledi.

Her iskorpitin cesaret ve çekingenlik düzeyini bu şekilde ölçen bilim adamları, daha sonra, hangisinin lider olacağını görmek için balıkları gelişigüzel ikili gruplara ayırdı.

Çiftlerin yiyecek arayışı için yeni yerler keşfetmeye gittiği ya da beraber uzun süre bulundukları yerde kaldıkları görüldü. Ancak her durumda daha girişimci olan balığın diğerini etkilediği ve iki balığın maceraya atıldığı gözlendi.

Cambridge Üniversitesi araştırmacılardan Andrea Manica, çekingen bir iskorpit çok maceracı bir iskorpitle grup oluşturduğunda, maceracı olanın çekingeni etkileyerek kendisini izlemesini sağladığını, korkak iskorpitin ise cesur olanın liderlik rolünü, daha az korkak olan iskorpitten fazla desteklediğini belirtti.

Bazılarının lider olması, diğerlerinin onu izlemesi sürecinin sadece bir hareketten kaynaklandığını belirten Manica, balıkların lider ya da lideri izleyenler diye doğmadığını, ikili ya da muhtemelen daha çok sayıdaki grupta rollerinin sosyal etkileşimlerle belirlendiğini ifade etti.

Araştırmanın sonuçlarının lider olma özelliğinin hiç önemli olmadığını gösterdiğini vurgulayan bilim adamları, bu balıkların herbirinin ekip arkadaşının hareketlerine karşılık verdiğini veya tepki gösterdiğini, liderin bireylerin farklılıklarından doğduğunu belirttiler.

|
Salford Üniversitesi bilim adamlarından Dr. Tom Fawcettin yaptığı araştırmaya göre, ileri görüşlü ve açık fikirli kişiler, iki katlı otobüslerin üst katının ön sıralarına oturmayı tercih ediyor.

Üst katın ortalarına oturan yolcular, genelde genç ve orta yaşlılardan oluşuyor ve çevreyle fazla ilgilenmeden ya gazete okuyor ya da kulaklıkla müzik dinliyor. Üst katın arka koltuklarına oturanlar ise Dr. Fawcette göre asi ruhlu. Bu kişilerin genellikle kendi yaşam alanlarına girilmesinden hoşlanmadığı için arkalara oturmayı tercih ettiği belirtiliyor.

Girişkenler ise otobüsün alt katının ön koltuklarına oturuyor. Bu kişiler, herkesle selamlaşıp, konuşmayı seviyor ve otobüse binenleri görmek için ön kapıya yakın oturuyor.

Dr. Tom Fawcette göre alt katın orta bölümünde oturanlar bulundukları ortamda genel hakimiyet kurmaktan hoşlanıyor. Otobüse biner binmez en arkaya ilerleyen yolcular ise, arka tarafta otobüsün yüksek koltuklarında oturmayı ve kendilerini önemli hissetmeyi seven kişiler olarak görülüyor.

Dr. Fawcett, nerede oturduğuna aldırmayan yolcu tipinin de olduğunu belirterek, Bu tipler, bulundukları kaba göre şekil alabileceklerine inandıkları için otobüste kişiliklerine uygun yer kapmak gibi bir kaygıları yok. Biniyorlar, neresi müsaitse yolculukları boyunca orada duruyor ya da oturuyorlar dedi.
Kaynak : ntvmsnbc

Öldürmeyen her şey güçlendirir

Yazı güzel ama metinde geçen "aslında atalarımız söylemiş."Öldürmeyen her şey güçlendirir". .." sözü ata sözü değil Nietzche’nin bir sözüdür.

Resilience" İngilizce bir kelime. Türkçe karşılığı birden fazla kelimeyle açıklanıyor: Direnç, çabuk iyileşme gücü, zorlukları yenme gücü. Esneklik, elastikiyet, sağlamlık. Herhangi bir müdahaleyi takiben eski haline dönme kabiliyeti.

Ben yazı boyunca "dayanıklılık" olarak kullanacağım ama siz bundan fazlası olduğunu biliyor olacaksınız. "Dayanıklılık", kökenini psikolojiden alıyor. Pozitif psikoloji akımının gelişmesiyle birlikte araştırmalar artıyor. Özellikle sıkıntılı ve zorlu koşullarda büyüyen çocukların, psikolojik ve fiziksel olarak sağlıklı kalan ve başarılı olanları inceleniyor. Savaş ortamında büyüyen, ruh sağlığı bozuk ebeveynlerle birlikte veya açlıkla büyüyen çocuklar.

Aslında atalarımız söylemiş: "Öldürmeyen her şey güçlendirir". Bizim burada merak ettiğimiz neden bazıları bu zorluklarda "ölüyorlar" da bazıları güçleniyor ve bu zorlukları bir avantaj haline getirebiliyor? Tahmin edeceğiniz gibi tek sebebi yok. Biraz karakter özelliği; kendine güven, iyimserlik, inat. Biraz çevre koşulları; destekleyici kurumlar veya destekleyici yetişkinler.

Çevremde "dayanıklılığı" yüksek pek çok lider var. Ülkemin bir köyünde yokluk içinde bir eve doğmuş, erken yaşta anne ya da babasını kaybetmiş, okuyabilmek için çocuk yaşta çalışmış, çevresinde başaracağına inanan çok az insan olsa da yılmamış, başarılarıyla yetinmemiş, öğrenmeyi hiç bırakmamış ve bugün insanlara, şirketlere, sektörlere, sivil toplum kuruluşlarına liderlik eden pek çok kişi tanıyorum. Ne şanslıyız ki ülkemizin cumhuriyet tarihi bu hikayelerle dolu.

Yönetim gurularından Gary Hamel, "dayanıklılığı" yönetim alanına taşıyıp, "dayanıklı şirketler"den bahsediyor. Onları "geçmişlerini savunmak yerine, sürekli olarak geleceklerini yaratmaya odaklanırlar" diye tanımlıyor. Hamel, dayanıklılığın dört temel koşulu olduğunu vurguluyor. Bu dört temel koşul liderlerin, şirketlerin "dayanıklı" olmasını sağlayabildiği için toplumlar ve ülkeler için de geçerli olduğunu varsayabiliriz. Zihinsel dayanıklılık; dünyadaki değişimi fark etmeye ve takdir etmeye engel olan inkara, kibre ve nostaljiye direnmek. "2040’a kadar su sorunumuz yok" dememek. "Ben ders almam, ders veririm" dememek. "Biz Viyana’ya kadar gitmiş bir milletin evlatlarıyız" dememek.

"Herkesin öğrenecek bir şeyi vardır" diyebilmek. Eleştiriye açık olmak ve hatta eleştiriyi davet edebilmek Stratejik dayanıklılık; farklı fikirlere, yaratıcılığa, yenilikçiliğe açık olmak. İnsan için, çevresini farklı değerlere sahip insanlarla donatmak. Lider için, ekibindeki insanların kendisinin küçük kopyaları olmasını değil kendisinden farklı bireyler olmalarını desteklemek. Şirket için, çalışanlarında ve müşterilerinde, ülke için ise, insanlarında ve onların demografik özelliklerindeki farklılığa değer vermek. "Farklı" olanları değerli hissettirmek. "Çok farklı" demeyi kibar bir aşağılamadan, gerçek takdire dönüştürmek.

Politik dayanıklılık; mevcut sistemler çökmeye başlamadan çok önce yeni stratejilere kaynak ayırmak. Şirketler için bir ürünü ya da hizmeti çok iyi satarken bile bir diğerine yatırım yapmak. Liderler için zamanlarını günlük işlerini yapmak yerine elemanlarını yetiştirmeye ayırmak. Ülkeler için anayasalarını hazırlarken geçmişten gelen küçük hesapları değil, geleceğe ait büyük hayalleri temel almak.

Ve son olarak ideolojik dayanıklılık; sadece daha iyiye odaklanmaktan vazgeçmek demek. Aynı şeyi daha iyi, daha hızlı, daha çabuk, daha ucuz yapmak bugünün büyük değişim dalgasında boğulmamak için yeterli değil. En az daha iyi olmak kadar daha farklı olmayı da hayat görüşü olarak benimsemek gerek.

İnsan için kişilik farkını, lider için yönetim farkını, şirket için ürün ve hizmet farkını, ülke için kendi emsalsiz mozaiğini en değerli varlığı olarak ortaya koymak demek. Ve tabii ki bunu bir kez yapmayıp, sürekli kendini yenilemek, yeniden yaratmak demek. İçinden milyonlarca "dayanıklı" insan çıkaran bir ülke olarak biz, sürekli geçmişimizi savunmak yerine, geleceğimizi yaratmaya odaklanabilecek kadar "dayanıklı" mıyız?
Yazan : Hande yaşargil
Kaynak : SABAH

|