Türkiye’de işler kötüye gittiği zaman iş sahipleri mutlaka şu iki çözümden birini düşünmeye başlarlar:

* Ne yapalım da farklı bir ürün bulalım ve bunu piyasaya sürelim?

* Bu sektörde ekmek bitti, acaba hangi sektörde karlılık iyi bunu öğrenelim de oraya yatırım yapalım.

Genelde de bunların haricinde bir sorgulama ve çözüm arayışı yapılmaz. Ancak yeni bir ürün bulma konusu artık ne yazık ki pek çok sektör için eski cazibesini yitirmiş olan bir konudur. Ama buna rağmen bugün bile örneğin inovasyon konusu, halen yeni bir ürün icat etmekle ilgili bir şey olarak algılanmaktadır. Oysa bu doğru değildir. Zira her şeyden önce küreselleşen bir dünyanın ayrılmaz bir parçası olan Türkiye gibi orta gelir düzeyindeki bir ülkede bile hemen her sektörde piyasada bulunan ürün çeşidi ihtiyacımız olandan çok fazladır. O zaman insanların yeni bir içki markasına ya da yeni çamaşır makinesi çeşidine ihtiyaçları var mı?

Bu kadar yoğun bir ürün dünyasında mevcut ürünlerin sesini tüketiciye yeteri kadar duyuramazken kalkıp bir tane daha yeni ürün icat ederek bunu nasıl duyuracak, insanlara nasıl kabul ettireceksiniz? Kaldı ki ortalama bir Türkiye şirketinin dünya yüzeyine “radikal” ölçüde yenilikçi ve daha önce hiçbir yerde olmayan bir ürün sunma şansı nedir ki?

Oysa, bunun yerine yepyeni, bugüne kadar kimsenin aklına gelmeyen ama bir kez tasarlandığında piyasadaki tüketicilerin hayran olabileceği “İş modelleri” icat ederek kötü giden işlerinizi iyileştirebilirsiniz. Yeni iş modelleri geliştirebilme yeteneklerinize bağlıdır. Bu nedenle iş modeli kavramınızı iyice kavrayıp nasıl yepyeni ve farklı iş modelleri geliştirebileceğinizi öğrenmeniz bundan sonraki iş yaşamınız için elde edebileceğiniz en önemli beceriler olacaktır.

Kaynak: Bu yazı, Kolay İletişim tarafından, Prof. Arman Kırım’ın yazısından derlenmiştir.

www.turkishtime.org